Hatasız Düşünmek
Mümkün Mü?
Günlük hayatta sıklıkla fark edemediğimiz düşünce
hatalarını, Daniel Goleman'ın deyişiyle "lacuna" ( bilinçteki
boşluklar ) bu kitapta bir araya getiren yazar; her bölümünü 3-4 sayfaya
sıkıştırdığı, anekdot ve örneklemelerle süslediği pasajlarla okuruna taşıyor. Günlük
hayatta başarılar başarısızlıklardan daha fazla görünürlüğe sahip olduğu için,
başarı olasılığını gerçekte olduğundan daha yüksek algıladığımızı, eleme
kriterlerini sonuçlarla karıştırdığımızı ( yüzücü vücudu yanılsaması ),
bilgimizi ve öngörümüzü sistematik olarak gözümüzde büyüttüğümüzü ( aşırı güven
etkisi ) belirten yazar, bazı kavramları küçük parçalara bölerek kitabına
taşımış. Konformizm kavramı okurun karşına 5-6 bölümde çıkabilirken, Genovese
sendromuna 3 bölüm ayrılmış.
Jargona dayalı yazmadığı için daha okur dostu
görülecebilecek olan kitap ilginç bir ironiye de ev sahipliği yapıyor: "
Bir ürün <sırf en çok satıldığı> için neden daha iyi olsun ki diye soran
yazarın kitabının 1 milyondan fazla satması gibi. ( Batık maliyet yanlışı / Concorde etkisi ), Yapılan
manevi veya maddi yatırım ne kadar büyükse planı devam ettirme arzumuzun o
kadar güçlü olduğunu ifade eden yazar, Huxley ve Darwin atfı yapıyor. Yeni bilgileri var olan inanç ve teorilermizle
ve dünya bakışımıza uygun olacak şekilde yorumlamaya eğilimimiz olduğunu,
beynimizin doğrulanmayan kanıtları 30 dk içinde unuttuğunu sırf bu yüzden
Darwin'in yanında hep not defteriyle dolaştığını anlatıyor. Hepimizin dünya,
kariyer, hayat ve ilişkiler vs. ile ilgili kuramlar geliştirdiğimizi, bu
kuramlar ne kadar muğlaksa doğrulama eğiliminin o kadar güçlü olacağını ifade
ediyor. İnternet'in doğrulama eğilimini aynı düşünen kişilerle bir araya
gelmemizi kolaylaştırdığı için destekleyeceğini söylüyor.
Otorite'ye Neden Baş
Kaldırmalısınız?
Milgram'ın dehşet verici "otorite" deneyini
detaylı olarak okuruyla paylaşan yazar, otorite önyargısının ciddi bir düşünce
hatasına olduğuna değiniyor. Mantıken ve ahlaken hiçbir anlamı olmayan yerlerde
bile otoriteye boyun eğdiğimizi bu durumlarda ne kadar eleştirel durursak o
kadar özgür olacağımızın altını çiziyor.
Mitolojinin felsefeden daha eski olduğunu, hikaye
önyargısının hakikatleri çarpıtıp basitleştirdiğini içine uymayan her şeyi
bastırdığını ifade ediyor. Kontrol yanılsamasına değinen yazar, Jenkins ve
Ward'ın ampul deneyini açıklıyor. Objektif bakıldığında üzerinde herhangi bir
gücümüz olmayan şeyleri etkileyebileceğimizi sanmamızın kontrol ilüzyonu olarak
adlandırıldığını ifade edip günlük hayattan ilginç örnekler sunuyor: Trafik
ışıklarının ve asansörlerin kapanma butonlarının işlevsiz olduğunu belirtiyor.
Marcus Aurelius, Soljenitsin ve Frankl atıfları yapan yazar, insanların
amaçlara kayıtsız ama teşvike açık
olduğunu ifade ediyor. Seçenekler ne kadar çoksa seçiminden o derece güvensiz
ve memnuniyetsiz olacağımızı, biri bizim için ne kaeya yardım etmeye o derece
eğilimli olduğumuzu, iltifatların yalan olsalar dahi mucizeler yaratacağını,
siyasetçilerin karşılarındaki topluluğa göre farklı ortak paydaları
vurgulayacaklarını belirtmiş.
Konformizm uyarılarında bulunan yazar, Gizli bir Lebon atfı
yaptıktan sonra Jung'un eşzamanlılığından örnek veriyor. Beklenen bir olayın
boyutuna göre tepki verdiğimizi, o olayın gerçekleşme olasılığını göz ardı
ettiğimizi, tehlike ne kadar büyükse, konu ne kadar duygusalsa riskin azalmasının
bizi o kadar az rahatlattığını ifade ediyor. Parcelsus'un doz hakkındaki
alıntısına değinip sahip olduklarımızı olamadıklarımızdan daha değerli olarak
algıladığımızı belirtmiş.
En Tehlikeli Hata:
Tümevarım, Genele Uyarlama
Tek bir gözlemden yola çıkarak bir şeyin genel
geçerliliğinden emin olmaya meylederiz. Sezgisel olarak kara verir, sonrasında
kararımızı da gerekçelendiririz. Bir şeyi kaybetme korkusu, aynı değerde bir
şeyi kazanma düşüncesinden daha çok motive edicidir diyen yazar, literatürde
Genovese sendromu olarak da bilinen sosyal aylaklaşmaya değiniyor: İnsanlar
grupların kararlarının arkasına saklanır, sorumluluk rakam içerinde dağılır,
aynı şekilde performansımızı da gruba yükleriz. Toplumun düşüncesizce harekete
geçmeyi mantıklı bir beklemeye tercih ettiğini, aynı şeyin farklı şekillerde
sunulduğunda tamamen farklı algılandığını ve buna çerçeveleme dendiğini
aktarmış.
Başarıları üzerimize aldığımızı, başarısızlıkları ise dış
unsurların üzerine atarız diye yazar, maddiyatla mutlu olunmayacağının sıklıkla
altını çizerken, kişisel gelişim kitaplarına ( Ve yazarlarına ) bolca çatmış. Evrimsel
psikoloji ekolünden sıklıkla bahseden yazar, Michel'in marsmallow testinden
bahsederken, bir kararın şimdiki ana ne kadar yakın olursa "duygusal faiz
oranının" o derece yükseldiğini, uzun dönemdeki kazancı tam olarak
algılayamadığımızın altını çizmiş. Risk almanın son derece nadir görülen bir
durum olduğunu evrim baskısıyla açıklayan yazar, Pavlov'a ve ilişkilendirme
yanılgısına değiniyor. ( Özellikle şans
oyunlarında görülen "kumarbazın yanılgısının" ) Birbirinden bağımsız
olaylarda dengeleyici bir güç olmadığını vurgulamış. Bir seçenek elimizden alındığında ( Romeo ve
Juliet etkisi ) artık ulaşılması mümkün olmadığı için daha çekici olarak
algılandığını ifade etmiş.
Genelinde okuması son derece kolay ama konuyla yakından
ilgilen kişiler için hafif bir kitap olmasına karşın ilgi çekiciliğini hiç
kaybetmiyor. Daha detaylı incelemeler gerektiren bazı bölümleri olmasına karşın
okurunu soğutmaması ve akıcı olması ciddi artıları. Bilinçteki tüm boşlukların
tek bir eserde toplanması rahat bir okuma isteyen okuyucuları çekecektir. Hatasız düşünmenin mümkün olmadığını vurgulayan ve kimi
yerde varoluşçu ifadeler de kullanan ve sıklıkla CEO'lardan örnekler vermiş. Son söz olarak okuması keyifli ve akıcı
bir kitap.