Yazar samimi önsözüyle metni açarken kitabını okumak isteyen
kimselerin fizik veya matematik dehası olmasına gerek olmadığını belirtiyor.
2100’den fazla makaleyi inceleyen yazar kitabı tam olarak 2 bölüme ayırmış,
herkesin okuyabileceği 400’ün üzerinde sayfa ve teknik notlarla desteklenmiş
kuram ve şematiklerin bulunduğu 300 sayfa olarak.
17 ve 18 yüzyılda “ hayal yolculuğu veya “ olağanüstü
yolculuk” motifleri bilim kurgunun ( şimdiki adıyla ) ana konusunu
oluşturduğunu, bugünün dergi anketlerini yanıtlayan kimselerin geçmişi romantik
bir yer olarak hayal ettiğini ifade eden yazar, kitabın konusunu belirten
William Blake’den son derece yerinde bir
alıntı yapıyor : “ sonsuzluğu ve ölümsüzlüğü bir saatliğine avucunda tutmak “.
Burada bahsedilemeyecek kadar çok atıf ve özet veren metinde, zaman
yolculuğunun insanların sihirli dünyasını yeniden kurma, ait olma hissini
yeniden kazanma ve dünyayı yeniden güzel bir haline getirme girişimi olduğunu
belirtiyor. Distopik gelecek manzaraları ve işlendiği romanlara örnekler veren
yazar, insan ırkının sonunu görmek için geleceğe gitmenin çoğu bilim kurgu
romanında kullanılan ortak bir tema olduğunu, rüyalar yoluyla zaman yolculuğu
yapmanın asıl amacının toplumu eleştiren alt metni destekleyen hikayelerde
yaygın bir anlatım biçimi olarak kullanıldığını, düşüncenin zaman ile sınırlı
olmadığını belirtiyor.
1940’larda uykuyla geleceğe yolculuk motifi o denli
yaygınlaşmış ki tembelleşen yazarların, kullandıkları yöntemi açıklamayı dahi
boş verdiklerini söyleyen yazar, dondurularak “ geleceğe yolculuk” yapan
karakterlerin esasında “zaman yolcusu “olmadıklarını, sadece zamanın dışında
kalmış kişiler olduklarını ifade etmiş. Çeşitli uyuşturucular aracılığıyla
zaman algısının bozulmasını içeren hikaye veya romanları incelemeyen yazar
bunların zaman yolculuğu olmadıklarını vurgulamış. Zihin yolculuklarını yerinde
ve kimi yerde mizahi eleştiriler getiren yazar, zaman yolculuğu temalı çoğu
popüler yapıtının elektrik arkları kullandığını bu sayede daha teknolojik bir
algı yarattıklarını belirtmiş. Kurgu roman ve bilim kurgu ekolü arasındaki
farkları işleyen örnek verdiği hikayeler üzerinden irdeleyen azar; en önemli
farkın kurgunun içindeki “ bilim “ ( açıklama ve tutarlılık eksikliği )
yetersizliği olduğunu vurguluyor.
Yazar,ilk kez
Mackaye’nin Panchronicon’da geçmişi değiştirme, nedensel döngüler, kendiyle
karşılaşma gibi çelişkilerin belirgin biçimde işlendiğini, Wells’in Zaman
Makinesi’nin yayınlanmasından çok önce bu konuların irdelendiğini, bu eserde
zamanda geriye giden kişinin gençleşeceği gibi yanlış iddialar reddedildiğini
ifade ediyor. Einstein’ın hesaplarını farklı biçimde şematize eden Kurt
Gödel’in kendi üzerine kapanan zaman döngüleri ile zamanda geriye yolculuk gibi
temalara fiziki altyapı tanımladığını ( fark etmeden de olsa ) belirten yazar,
modern anlamda zaman makinesinden söz eden ilk kişinin Wells olduğunu
belirtiyor. Tüm kuramsal modellerin aynı zamanda uzayda yer değiştirmeyi de
gerektirdiği vurgulayan yazar, okura ilginç bir çelişki de sunuyor: Sabit bir
zaman makinesi çalıştırıldığında zamanda geriye giderse 1 saniye önce bulunduğu
yerde “kendisiyle” çarpışmaz mı? Ortaya çıkan tahribatın dolayısıyla
nedenselliği de yok edeceğini ifade eden yazar, araç çalıştırılmadan önce bu
yıkım ortya çıkıyorsa araç nasıl çalıştırılıyor ( baş ağrıtabilir ) diye
soruyor. Konu hakkında yazan çoğu ilk
dönem bilim kurgu yazarlarının bu sorunsaldan tamamen habersiz olmakla suçlayan
yazar, çok yerinde noktalara dikkat çekiyor. Bu koşullardan Dünya’nın
kendisinin Güneş çevresindeki hareketinin de yok sayıldığını da ekliyor. Başka
bir açıdan bakılırsa geçmişteki Dünya’nın evrenin genişleme hızı da göz önüne
alınırsa milyarlarca km uzakta olacağını vurguluyor metin.
Global zaman ve özgün zaman kavramını başarılı ve basit bir
örnekle aktaran yazar, çok yüksek hızlarda yolculuk yapabilmek için zaman
yolculuğunun sırrının çözülmesi gerektiğine dikkat çekmiş. Geçmişte üstünlük
sağlamak için geleceğin bilgisinin kullanılması düşüncesinin erken bilim kurgu
edebiyatının önemli motiflerin olduğunu ve sıkça kullanıldığını belirten yazar
son derece ilginç örnekler vermiş. Uzayda hareket etmenin getireceği yaraların
zamanda hareket etmenin getireceği faydalarla artmasını dilediğimizi, ileriye
veya geriye dönük zaman yolculuğunun askeri, politik, turistik, eğlence ( film
vs. ) veya bilim adına yapılan çeşitlemelerle dolu olduğunu belirtiyor. Zamanda
geriye yapılan yolculuğun, mezarlarından dirilerek canlanan ölülerle dolu bir
geçmişi geri getirmesi sözü edilmeyen dehşet verici bir durum olduğunu da
ekliyor. Dolayısıyla zamanda yolculuğun büyük duygusal sarsıntılar tehlikesi
barındırdığını, kişisel veya toplumsal sorumluluk kavramlarını da çürüteceğini
belirtiyor.
Çoğu bilim kurgu yazarının zaman yolculuğunun imkansızlığını
kanıtlamak için çok uğraştığını hatta Larry Niven’ın bunu bir metafizik yasası
haline getirdiğini alıntısıyla vurguluyor: “ konuşulan evrende zamanda
yolculuğun ve geçmişin değiştirilmesi mümkünse, bu evrende bir zaman makinesin
hiç icat edilmeyecektir.” Dede-torun paradoksu ve nedenselliğin doğasına giriş
yapan yazar, geçmiş olayların değiştirilemez olması konusundaki sorunun,
ilahiyatçıların özellikle ilgisini çektiğini doğasında determinizm ve özgür
irade tartışmasını içerdiğini ifade ediyor. Bilim kurgu romanlarının, geçmişi değiştiren
paradokslardan sakınan bir sınırlama biçiminde sadece geçmişi gören aletlerle
dolup taştığını; çoğumuzun geçmişteki önemsiz ayrıntıların bütün geleceği
değiştirebileceği şeklindeki metafizik yanılgıyı benimsediğimizi
belirtmiş. Romanlarda kullanılan Kurt
deliklerinin esasen 4 boyutlu uzayın 5. Boyuta katlanması olduğunu,
gerçeklikteki çatlakları belirtmek için “kapı”, “geçit”, ve “ayna” motiflerinin
sıklıkla kullanıldığını ifade eden yazar, 4. Boyutun genellikle hayaletler,
cinler, periler gibi doğaüstü motiflerle ilişkilendirildiğini aktarmış.
4 boyutlu uzay-zamanın blok evren yorumunda asıl felsefi
sorunun fiziki görünen kadercilik olduğunu, bunun bir matematikçinin özgür
iradeyi reddetmesinin geometri ile süslenmesi gibi algılandığını ifade eden
yazar, blok evren modelinin bilim kurgu yazarlarına bilimsel bir temel
oluşturduğunu ancak bazı yazarların zaman yolculuğunun evrensel kütle-enerji
korunumu yasasını açıkça ihlal ettiğini savunduğunu da eklemiş. Dilbilgisine
dayandırılarak yapılan tartışmaların çoğunun
haklılık kabul edilene değin kendini tekrarlama taktiğini kullandığını,
tüm düşünürlerin zaman yolculuğunun dilbilimcileri, teoloji alanlarının değil
matematik ve fiziğin bir sorunsalı olduğunu vurgulayan yazar, paralel evrenler,
kendi içinde tutarlılık ilkesi ( igor Novikov ) gibi farklı yorumlara da
kitabında yer vermiş. Nedensel döngülerin tek bir kez yaşandığını, sonsuz zaman
döngülerinin ( time loop ) fiziken imkansız olduğunu ancak zaman yolculuğunun
statik bir evrende ( blok evren modeli ) kendi içinde tutarlı olduğunu Feynmann
ve Wheeler’ın gösterdiğini söyleyen metin, zaman makinesinin ciddi felsefi,
sosyolojik, teolojik, tarihi ve psikolojik sonuçları olacağını vurgulamış. Şu
açıdan bakılacak olursa tüm tarihin kelime anlamıyla yeniden yazılacağı
öngörülebilir: Önemli tarihi kişiliklerin hayatını gözleyebilseydiniz? Zamanda geriye gidip tüm önemli ülke
liderleri, dini ve sosyal figürleri inceleyebilseydik... o zaman ne düşünürdük?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder