9 Eylül 2012 Pazar

Neden Bilimkurgu 2


Ütopya yunanca kökenli bir kelimedir.2 anlam taşır:Olmayan ülke veya mükemmel ülke.Bunun karşıtı ise distopyalardır yada kara ütopya da denilebilir.Ben ütopyanın fantezi veya bilimkurgu ekolüne dahil olması gerektiğini düşünüyorum(nedenlerini açıklayacağım).Öncelikle ütopyalar mekan veya zamanla ayrık olan bölgelerdir.Ya gelecekte geçerler veya insanın ulaşması mümkün olmayan zorlu ortam koşullarıyla içinde bulunulan statükodan ayrılmışlardır.Teknik ayrıntılar ve bilimsel gelişmelerin daha güzel toplumlar yaratmak için kullanıldığı kurgular ütopya,bu toplumları baskılamak için kullanıldıkları ise distopyalardır.
Herkesin sahip olduğu bu bilgileri geçersek,Platon’un Devlet’i bile ütopya ekolüne sokulabilir bence;varolmayan ve mükemmel bir toplumdan bahsettiği için.”Ütopyalar imkansızdır,ama yazılabilir.” demiştir büyük usta Ursula K. Le Guin.Bence burada kastettiği “İmkansız olması hayal edilemeyeceği anlamı gelmez.”di.Eksiklikler bizi hayal kurmaya iter diye düşünüyorum.Nasıl olabilir? Ne kadar olabilir? Gibi düşünceler.

Sanırsam yeterince iyi açıklayamadım.Şöyle anlatayım…Tamamlanmış olan şeyler benim hayal gücümü pek fazla tetiklemiyor.Bir harabeyi ele alalım:Yıkık,terkedilmiş bir bina…Ne zaman yıkıldı?Ne zaman terkedildi?İçinde kaç kişi yaşadı?Kaç aile?Mutlu muydular?Bu yapı,bu yuva onlara ne ifade etti?Şu an kime ait?Bir gün restore edilecek mi? Vs vs..Tamamlanmamış şeyler :İnsanlar,yapılar,toplumlar,fikirler,teoremler ve bunun gibi şeyler hayalgücünü ateşler.Zihin eksikliklerden hoşlanmaz;bu yüzden kayalar üzerindeki gölge oyunlarını insan yüzlerine benzetiriz,İlk ve son harfi yerinde olan geri kalanı anlam ima etmeyecek harflerle doldurulmuş kelimeleri anlayabiliriz.Zihin eksiklikleri hayalgücüyle doldurur,ve bu muhteşem bir şeydir.Sadece yazarların hayalgüçleriyle neler yarattıklarını görmek için bile fantezi/bilimkurgu okunabilir.Alın benim en sevdiğim nedenlerden biri.

Bu yüzden yazarlar genelde eksik gördükleri toplumları,organizasyonları eleştirmek için veya yüceltmek için bu ekolde bir ömür boyunca okunsa bitirilemeyecek kadar çok eser çıkarmışlardır.Çin’in politikasını eleştirmeden eleştirebilirler böylelikle,veya  göze batmadan ateizmi savunabilir,homoseksüel ilişkileri onaylayabilirler…İsim ve zamanların değiştirilmesi,ekolün yazarlarını her zaman korumuştur.Çok ciddi eleştiriler varsa “bu eserde geçen hiçbir kurum veya kişi gerçek değildir “diyebilirler.Bu bence yazarlar için mutlak özgürlüktür.Özgür düşünceler,güzel düşüncelerdir.

Distopik olduğu için itici gelebilecek bir konsept olan “kıyamet sonrası” en sevdiğim konsepttir.Kıyamet alkol gibidir,insanların içinde ne varsa onu açığa çıkarır.İnsanlar sosyal evrimleri boyunca otoriteye ihtiyaç duymuşlardır.Gelişim psikologları ödül-ceza sistemi olmadan öğrenme gerçekleşmeyeceğini yıllar boyunca savunmuş aksi kanıtlanınca da şaşırmışlardır.Bunun nedeni otoriteye genetik bir yatkınlığımız olmasıdır:Sosyal etiketler takarız,ima edilen rolleri kabul ederiz,çalışır ve itaat ederiz…Bunları beceremesek emin olun düzenli ordu,insan kültürü için bir fantezi nesnesi olurdu.Kıyamet ise bunları siler…

Sosyal etiketler kaybolur,inanç sitemleri çöker(çünkü kıyamet gelmiştir geçmiştir ve insanlar ne cennete ne cehenneme gitmemişlerdir?);yenileri kurulur,erken kabile toplumuna geri dönülür(sosyo-kültürel açıdan),çoğu kavramın yeniden tanımlanması gerekir.

Bu koşullar altında insanların da yeniden tanımlanmaları gerekir,kimlik krizleri görülür.Devasa bir Rorschach testinin içinde yaşamak gibidir bu durum.İnsanlar verdikleri kararlarla sonsuza dek yaşamak zorundadır,hikayelerdeki karakterler de farklı değildir.Onlar kendini tanıdıkça biz de tanırız.Ursula K Le Guin der ki:”Biz kitapları kim olduğumuzu bulmak için okuruz.Diğer insanlar-hayali veya gerçek-ne hissediyor ne düşünüyor…Bu bizim kendimize ve olacağımız kişiye ait anlayışımıza çok önemli bir rehberdir.”Bu yüzden ben,kıyamet sonrası eserlerin daha aydınlatıcı olduğunu düşünüyorum.Konsept adından anlaşıldığı kadar karanlık veya acımasız değil bence.İnsan kültürüne temiz bir sayfa;bu kez doğrusunu yapabilmek için ikinci bir şans olarak gördüğüm doğru.Yeni başlangıçlar ve getirdiği imalar her zaman çok çekicidir.
Kıyamet sonrası eserler,toplumsal ve etik açıdan yaptığımız en büyük hataları yüzümüze vururlar.En sert eleştiriler bu eserlerde bulunur.Aynı zamanda bu yıkım olasığının kendisi bile,insan kültürünün korunması ve aktarılması için devasa bir uyarıdır.Toplumun ve insanın tekrar tanımlanması için bir şans,kültürün getirilerini tartmak ve elemek için bir ima,yeniden doğmak içinse bir umut…
Alın bir neden daha.

Hayal kurmaktan korkmayın:Hayal kuramayan insanlar ölü insanlardır,sadece bunu onlara kimse söylememiştir.
Umarım okumaktan benim yazmaktan aldığım kadar keyif almışsınızdır.Başka incelemelerde görüşmek üzere.

"War...War never changes.Men do,through the roads they walk."-Fallout

2 yorum:

  1. "Kıyamet alkol gibidir,insanların içinde ne varsa onu açığa çıkarır." Bu cümleyi çok sevdim!

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler,bende çok seviyorum o cümleyi...damıtmak için yıllar alan cümlelerden biri.Desteğin için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil