22 Temmuz 2014 Salı

İkinci Vakıf, İsaac Asimov



Katır’ın Vakıf’ı dize getirmesinin üzerinden geçen 5 sene boyunca, 2. Vakıf’ın hayaletini ensesinde hisseden hükümdar en iyi adamlarını ava yollamak da dahil her şeyi yapmaya hazırdır. Bali Channis adlı hırslı genci dönüştürülmüş Han Pritcher ile beraber 2. Vakfı aramaya yollayan katır bir blöfler düellosunun göbeğine hükümdarlığının geleceğini koymuştur... Bilmediği ise gizemli Vakfın sandığından daha yakında ve tüm düzeni değiştirmeye hazır olduğudur.

Katır, genetik bir hata olan varlığını onatmak için tüm galaksiye diz çöktürmeyi kafasına koymuş ve bir bakıma da gerçekleştirmiş olan hüzünlü bir figür. Kısır olması hükümdarlığını sürdürecek çocuklara sahip olmayacağını okura yansıtırken tüm evrene karşı bir sefer düzenleyen bu mutant Napolyon’un kendini kabul ettirmek adına yapabileceğini şeyleri de net bir şekilde gösteriyor. Aşağılık kompleksi ve megalomani arasından sarkaç gibi gidip gelen Katır, zihinsel tecavüzü bir hak olarak görerek insanların düşüncelerini duygularını değiştiriyor ve onları uysal bir tebaa haline getiriyor. Seldon planı’nın esas koruyucuları olan 2. Vakıf gizliden gizliye Katır’a meydan okuyor ve sabırını test ederek kelime anlamıyla bir akıl savaşına zorluyorlar. Telepati kullanan 2. Vakıf ajanları mahremiyet olgusunu ortadan kaldırdıkları için tehlikeli düşmanlar. Katır’ın kibrini yem olarak kullanan 2. Vakıf üzerinden çok başarılı kurgu oyunları yürüten yazar, basit taşra yaşamına özlemi ve pastoral bir romantizmi de metnine katmış.



Vakıf , Vakıf ve İmparatorluk kitaplarında geçen olayların kısa özetini 2. Kitabın kahramanlarından Bayta Darrell’in torunu Arcadia Darrell üzerinden aktaran yazar, Katır’ın ölümünden sonra demokrasiye hızla geçiş olduğunu vurguluyor.  Ufak federasyonlar kurulan, ticaret yasalarının düzeltildiği ve sosyal eşitsizliğin azaltıldığı yeni galakside açıkça 2. Bir Rönesans yaşanıyor. 1. Vakfın politik, 2. Vakfın yönetim birimini oluşturduğu tekrokratik bir oligarşinin temellerini atan Seldon planı’nın selametine en büyük tehdit ise 2. Vakfın varlığından kaynaklanmakta. 2. Vakfın varlığından şüphelenen Vakıf artık temkinli hareket ederek bir durağanlığa kapılıyor. Vakfı saran hurafelerle ve batıl inançlarla dolu tarihi onu başa çıkması zor bir rakip haline getiriyor.




Fizyolojik ve genetik farklılıklar üzerinden güdülen ırkçılığı kınayan ve akademik dogmatizmi eleştiren yazar, bilim evrim geçirmesi ve yenilenmesi gereken organik bir kollektif bilinç düzeyini olduğunu sıklıkla vurgulamış.İnsan biçimcilik ve din sorgusunu güçlü yürüten yazar, 2. Vakıf üzerinden son derece Makyavellist önermeler sunmuş. K. Dick kadar başarılı akıl oyunları yöneten ve gerçeği sorgulatan metin, her kitabından olduğu gibi determinizm ve özgür irade tartışması yürütmüş : “ Kişi kukla olmadığını ne zaman ve nasıl anlayabilir?”  Gizemi aralamaya yönelik tüm çabalar boşa çıkarken polisiye yönü ağır basan  arayış öyküsü daha muhteşem bir kurgu oyunuyla son buluyor. Plan’ın eski haline gelmesi için ince ayarlamalar 2. Vakfın yok edildiği ilüzyonu yaratarak tüm kurguyu başlangıç noktasına götürüyor. Seldon Planı artık kaldığı yerden işlemeye devam edebilir...

13 Temmuz 2014 Pazar

Vakıf Ve İmparatorluk, İsaac Asimov



Geçmişin ihtişamını, İmparatorluğun köhne ve tembelleşmiş mekanizmalarına rağmen geri getirmeyi takıntı haline getirmiş büyüklük düşleri içinde kaybolmuş genç bir general, hırslı bir şekilde Vakıf’ın yerini aramaktadır. Vakıf’ın ticaret ve hurafelerle ördüğü kalkan, Vakıf’ın amacından habersizlere karşı güçlü bir kalkan , amacını bilenler için ise determinist bir iyimserlik kaynağı. Determinizm ve özgür irade tartışmasını yürüten yazar, Vakıf’ı yenilikçiliği, İmparatorluğu ise gelenekçiliği temsil edecek şekilde kurgulamış. Lathan Devers tam bir pragmatist olarak dizayn edilmiş. Psikotarih LeBon’un çıkarımlarıyla olasılık istatistiğinin uç noktalardaki bir evliliği olarak yorumlanabilir. Aynı zamanda Newtonyan ve Kuantum fiziği arasındaki uyuşmazlıkta determinizm ( mekanik evren ) ve özgür irade ( olasılıklar evreni/ çoklu evrenler ) tartışmasının temsilleri bulunmakta.

Elitizm yergisinde bulunan yazar, Ducem Barr ve Lathan Devers arasındaki ittifak, İmparatorluk’a duydukları öfke ile oluşuyor. İmparatorluğun merkezi Trantor’un varlığı doğa üzerine tahakküm iması ve çevrecilik uyarıları barındırıyor. Bürokrasi eleştirilerine de yer veren usta, güçsüz imparatorlar yönetimdeyken güçlü generallerin taht için birbirleriyle savaşacaklarını, güçlü imparatorların ise gelişmeyi durduklarını bu nedenlerden ötürü Vakıf’ın kendisine fetih amaçlı savaş açamayacakları çıkarımda bulunmuş. Yenilikçiliği temsil eden Vakıf, kurulmasından 300 yıl sonra yerini almak için kurulduğu İmparatorluk’un günahlarını sergilemeye başlıyor: Durağanlık, baskı, eşitsizlik.




Vakıf’ın seyahat sınırlamaları ve vergi düzenlemeleri yüzünden fakir düşmüş olan tüccarlar, Galaksi sahnesinde yeni ortaya çıkan ve gittikçe güç kazanan bir generali desteklemeyi düşünüyorlar. Yüzbaşı Han Pritcher ve Vali’nin diyalogları üzerinden Dunning-Kruger Sendromu atfında bulunan yazar, bir din gibi benimsenen Seldon Planı üzerinden İncil alıntısı yapıyor: “ Seldon’un planları yalnızca kendine yardım eden yardım eder.” Bir mutant olan Katır, klasik böl ve yönet taktiğini kullanıyor, Vakıf ve tüccarların arasındaki dargınlığı istismar ederek kendine karşı çıkabilecek bir ittifakın önüne geçiyor. İkinci Vakıf en büyük sır olarak İlk Vakıf ve Katır’ın karşısında bulunuyor. Bu sırrın ortaya çıkmaması için Bayta, yapabileceğini düşünemediği şeyler yapıyor. Kişisel görelilik vurgusu Katır üzerinden yapılırken başarısızlıkla sonuçlanan arayış İkinci Vakıf’a gelecek mücadeleye hazırlanması için zaman kazandırıyor. Yazarın çıkarımlarının gücü kurgusuna çeşni katarken kurguladığı evren gittikçe daha net bir şekil kazanıyor.

11 Temmuz 2014 Cuma

100Dünya'nın Gizli Yüzü, Danielle Martinigol





Sandiane ve babası, çok tanınmış iki gazeteci olarak içinde bulundukları uzay gemisinin kaza yapmasına ve Başkadeniz gemilerince kurtarılmasına ilk elden tanık olurlar. Başkadeniz gemilerinin akıl almaz hızlarda seyahat edebilmelerini ve gezegeni saran sır perdesini aralayarak şöhretlerini pekiştirmek adına gezegene iniş yaparlar. Ancak aradıkları sır tüm gezegen tarafından paylaşılmaktadır ve sakinleri bu gazetecilerin işini hiç de kolaylaştırmayacaklardır. Sandiane’nin şöhret ve ahlak arasında seçim yapmasını gerektirecek olaylar dizisi gemilere dair sır perdesini aralamasıyla başlar....

Uzak gelecekte insanlık yıldızlara yayılmış ve 100 dünya üzerinde koloniler kurarak, Federasyon’un birer parçası olmuşlardır. “Warp drive” kullanan gemiler uzay ve zamanı bükerek ışık hızından daha hızlı ( FTL ) seyahati gerçek kılmış, günlük yaşamın bir parçası haline getirmiş. Başkadeniz’e ait gemiler ise farklı bir isimle anılıyorlar : Abis. Bir okyanus dünyası olan Başkadeniz, doğal güzelliğiyle turistleri çekiyor, ancak bu güzellik insanları sırlarından uzak tutmak için ortaya konan bir yem. Dünya’nın artık sadece bir sayfiye yerine dönmüş olduğu bir zamanda, tuz arıtıcı devasa su altı fabrikaları, gelgit enerjisini hasat eden enerji santralleri gibi teknolojik gelişmeler de okura sunulmuş.

Katı bir Makyavellist olan Sandiane üzerinden habercilik ve casusluk arasındaki sınır tartışılmış. Bilgi edinme özgürlüğü ve kişisel mahremiyetin korunması arasındaki çatışma tüm metin boyunca okurun karşına çıkıyor. Gelenekçilik ve yenilikçilik tartışmasını Sandiane ve annesi üzerinden götüren yazar, şımarık bir materyalist olan Sandiane’nin inançlarını sorgulatarak metnine çeşni katmak istemiş. Andy Warhol atfı yapan yazar, nesne-özne ilişkisinin karıştırıldığı uyarısını gene ana karakteri üzerinden yapmış. Sandiane ve babasının Gezegen arkaplanı üzerinden neredeyse gözden kaçacak elitizm yergisi de yürütmüş yazar. Uçarkamerasına insanlardan daha çok değer veren ve sadık olan Sandiane teşhirci bir karakter özellikleri sergiliyor.



Gezegenin gerçek efendileri olan Abisler, sentetik gemiler değiller; aksine son derece zeki ve biyolojik formlarını isteklerine göre yeniden düzenleyebilen canlılar. İnsanlarla bir çeşit sosyal sözleşme yapmış olan bu canlılar uzay ve zamanı büküp imkansız süratlerde uzayda yolculuk yapabiliyorlar. Biyolojileri açıklanamayan Abisler hem evcil hayvan hem de seyahat aracı olarak aktarılmış. Tıpkı “Ejder Uçuşu”ndaki gibi telepatik bağ kuran bu canlılar üzerinden “Leviathan” dolayısıyla “Tevrat” atfı yapılmış. Stockholm sendromuna da atıfta bulunan yazar, uçların biri teşhircilik de bir diğeri ketumluk da olan iki karakterin olgunlaşan aşkını aktarırken, ana karakterin kendi hayatının da medya sirkine dönmesiyle onu Başkadeniz insanlarına yaklaştırıyor. Medyatik bir şovla metnini kapatan yazar tartışmalarını net bir biçimde kapatmamış.



Hem biyolojik hem fiziki açıdan imkansız canlılar olan Abisler, yarım bir metinle birleşince sadece Y/A bilim kurgu hayranlarının ve yeni bir şeyler okumak isteyenlerin keyif alacağı bir kitap çıkmış ortaya.

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Elif, G. Willow Wilson


Elif, İran’da ismi belirtilmeyen bir kıyı şehrinde yaşayan genç bir hackerdır. Sevgilisinin onu terk etmesiyle yıkılır ve kendisini sanal alemde asla görmemesi için çok gelişmiş bir tanılayıcı/ keylogger dizayn etmeye başlar. Eski sevgilisinin ona yolladığı kitap tüm dünyasını alt üst edecek sanal dünyayı ve başka alemleri de sarsacak çatışmaları başlatacaktır. Yan komşusuyla beraber Devlet’in gönderdiği polislerden kaçan Elif, cinlerin de yardımını arayacak alemler arasında bir kovalamaca başlayacaktır...

Yaşlı bir adamın hapsettiği bir cine zorla hikaye anlattırmasıyla açılan eser, büyüyle doğaya ve algılara tahakküm arzusuna vurgu yapıyor.Entropiye atıfta bulunan metin Philip Pullman’ın Altın Pusula’sından bahsetmiş. Aile içinde bir iç grup dış grup çatışmasını Elif ve annesi üzerinden aktaran yazar, toplumda bulunan ırksal ayrımcılığı vurguluyor. Çokça siyasal tarihi gönderme yapıp elitizm ve sosyal adaletsizlik vurgularına başvuran yazar sansür altında baskıcı bir hükümet ve toplumun dayatmalarını tanımlıyor.



Elif ve İntizar’ın kırık aşkı ırksal arka planından doğan ayrımcılığa bağlanarak, katı sosyal dayatmalar vurgulanmış. Elif’in çocukça hezeyanı onu çok gelişmiş bir hack aracı yaratmaya itiyor. Atatürk ve John Addams atıfları yapan yazar “Makinedeki Hayalet” atfında bulunmuş.   Kaçışçılığın Elif üzerinden irdelendiği metinde gerçek dünyadan çekinen Elif sanal alemi ve makineleri insanlardan ve hayattan daha rahatlatıcı bulmasıyla vurgulanmış. Mistisizmi yücelten Vikram, son derece ilginç ve taze bir karakter olarak  okurun karşısına çıkıyor, bilgeliği yüceltiyor. Narnia Günlükleri atfı yapan yazar, Binbir Gündüz Masalları üzerinden gizli Jung ve ortak bilinçaltı göndermelerinde bulunmuş. Görücü usülü evlilikler ve nette başlayan ilişkileri son derece güzel bağdaştıran yazar, Baudrillard atfı yapmış ve Modern Batı ve Doğu’yu kıyaslamış sıkça. Toplumun yüzeyinin altında yatan seksizm ve ırkçılık tecrübesiz bir oğlanın ağzından okura aktarılıyor.



Kuantum hesaplamaları ve Kur’an’ın farklı anlamları, anlambilim hakkındaki çıkarım ve önermelerin dansı ahenkli akıcı ve ilgi çekici. İnsanlık onurunun ayaklar altına alındığı işkenceler ve psikolojik çözünmeye neden olacak vahşetin tanımlandığı hapishanede geçen bölüm okuru rahatsız edebilir ancak diktatörlüğün gerçekliğini aktardığı için son derece başarılı. Elif’in sanal alemde Devlet’e açıkça saldırması, isyankar tavırlarında Arap Bahar’ının esintileri hissediliyor. El, anal sadistik yönelimleri olan çığrından çıkmış bir pragmatist. Nesne ve özne kavramlarının karıştırılması bu tahakküm delisi ayrıcalıklı üzerinden aktarılmış. Elif’le benzeşmelerine rağmen önemli konularda taban tabana zıt karakterler. Akıl sağlığını korumak için geçmişinin imgelerine ve Dina’nın imajına sarılan Elif’e demokrasinin artık demode olduğunu, halkın kendi gücünden korktuğu için gidip oy vererek yetkisini aktardığını söyleyen El üzerinden aynı zamanda kayıtsızlık eleştirisi de yürütülmüş.




Elif’i kandıran Farukyaz nihilizm savunusu yaparken, yazar, sosyal değiş tokuşları sorgulamış. Kadın mahkumlara tecavüzün “normalliği” ise okurun kanını donduruyor. Lebon’a atıfta bulunan bir devrim kurgulayan yazar, kibrin veya bilenen silahın sahibine döneceği klişesiyle bitirmiş. Populist argümanları iki kadın arasında seçim yapmaya zorlanan Elif üzerinden aktaran yazar, metnin devrimci altyapısına karşın kadın haklarını, peçe gibi dayatmaları hiç sorgulamamış aksine yüceltmiş. Bun a benzer tutarsızlıklar kendine haklı yarım bir metin oluşmasına neden olmuş. Sadece ifade özgürlüğünü sanal alemde talep eden yazar, diğer özgürlükleri metnine katmamış.  Acem kültürünü yüceltmeye biraz fazla çabaladığı Batı’yı eleştirirken ortaya çıkan çıkan yazar, kraldan çok kralcılık yapmış kimi yerde.Akıcı, sürükleyici bir metin ve kesinlikle okunmayı hak ediyor.