25 Nisan 2013 Perşembe

Yanılsamalar Kenti, Ursula K. Le Guin


Uzak gelecek... Uzay çağının başlangıcından 2000 yıl sonra dünya içine kapanmış; kendi içinde ve dış gezegenlerle iletişimi kesilmiştir. Kıyamet sonrası dünyada bilinen medeniyet sonra ermiş, bilinmeyen bir ırkın komplosuyla bir paranoya ve durgunluk dönemi yaşamaktadır. Küçük komünlerden birine benliğini yitirmiş bir yabancı sığınır, küçük bir çocuğun becerilerine ve gelişmiş bir adamın bedenine sahip yabancı bu dünyaya ait değildir. Amber rengi gözleri, kedilerinki gibi olan irisleriyle bir uzaylı olduğu açıktır. Ancak o bir düşman mıdır? Dünyayı gizemli yöntemlerle yöneten Shing'lerden biri midir? Eğer değilse... kimdir? Tüm gezegenin kaderini belirleyecek bir arayışa çıkan yabancıya yeni ailesi Falk adını takmıştır. Hem kendini ve medeniyeti duraklamaya sokan gizemi arayacaktır...

Taçsız kraliçe, efendi-köle ilişkiyle idare edilen bir dünya kurgulamış. Paranoya yeni kurgulanan bir din haline gelmiş mitosa can vermiş. Bu mitos sıklıkla yaşama saygı yasasıyla vurgulanan alıntılarla okura aktarılıyor. Taoizmin temel öğelerini her eserinde kendi yorumuyla okura sunan Guin, merak öğesini ustalıkla kullanmış. Paranoya ve gerçeklik sorgusu K. Dick'in imzası gibi olan bu öğeler, Guin tarafından pek kullanılmasalarda K.Dick ustalığında kurguya katılmışlar. Sürekli şüphe içinde yaşayan insanlar dinleriyle desteklenen yabancı korkusunun esiri olmuşlar. Medeniyet gerilerken monarşi türleri ve kabile tarzı yaşam ön plana çıkmış. Şehirler yok olmuşlar, insanlar bir arada yaşamayı unuttuğu için bu yapılanmalar uzak geçmişte kalmış. Ancak uzaylı ırkın yaşadığı rivayet edilen son büyük şehir olan Es Toch geçmişin gizemlerini saklamaktadır.

Falk, Es Toch'a uzanan yolculuğunda yabancı korkusu ve şüpheyle mücadele etmek zorunda kalacak, kendini ve geçmişini ararken dönüştüğü kişinin de benliğinin korumanın yolunu bulmaya çalışacaktır. Düalizmi kurgusunun yapı taşları olarak kullanan yazar, anlattığı yolculuk öyküsünü bir varoluşsal mücadeleye dönüştürmüş. Shing'ler dünyanın gizemli sahipleri, onlarla özdeşleşen kayıp koloninin torunları uzak bir gezegendeki tek direniş gücünü oluşturuyor. Falk, sahibine dönen silah motifi olarak kurgulanan bir karakter olarak boyutsuz ve yalın kalmıyor. Yolculuğu esnasında gelişen ve katman kazanan Falk, 2 benliği bünyesinde taşıyan son derece ilginç bir karakter olarak okuru hikayeye bağlamayı başarıyor.

Yabancı korkusunu hicveden yazar, Shing'ler motifi ile Makyavellist önermelere saldırmaktan geri durmuyor.  İnceden din sorgusunu ve mit oluşum süreçlerini irdeleyen mitosları hoş detaylar olarak tatmin edici bir kurgu sunuyor. Tıpkı Hep Yuvaya Dönmek'te olduğu gibi Kaliforniya vadilerine gönderme yapan yazar kıyamet sonrası bir Amerika kurgulamış. Sürükleyici ve merak uyandırıcı bir eser. Kurgu içerisinde telepatiyi sıklıkla vurgulayan yazar şüphe motifini destekleyen bir öğe olarak bolca kullanmış. Ancak ucuz ve yalın bir anlatı sunmadan okura ulaştırılan bir yolculuk hikayesi bu. Bir adamın kendine ve dış dünyaya yaptığı yolculuk ustaca üst üste binen çok sayıda imgeyle güçlü bir anlatı sunuyor.
.
.
.
.
.
.
.

Not: (spoiler ) Shing'ler yazarın tüm kullandığı ırklar gibi insan. Zaman ve kültürel değişimlerle insanlıktan uzaklaşan efendi kastı olarak ortaya çıkıyorlar. Diğer ırklar da gezegenin koşullarına uyum sağlayarak değişim geçiriyorlar ancak yazar yeni türlerle ( farklı gezegenlere uyum sağlamış insanlar ) çiftleşebilmeleri önermesi sayesinde hepsinin ırka dahil olduğunu kanıtlıyor... Shing'ler ise bir zamanlar insan olmalarına rağmen elitizm yüzünden kendi ırklarına sırt çevirdikleri için insanlıktan uzaklaştıkları ve bu yüzden üreyemedikleri vurgulanarak  statükoyu temsil eden imgeler haline dönüşüyorlar. 
Tüm kurgu içerisinde verilen en güzel mesajların bu motfite yattığını düşündüğüm için yazma gereği duydum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder