25 Mayıs 2013 Cumartesi

Ragnarök : Tanrıların Alacakaranlığı, A.S. Byatt


2. Dünya Savaşı'nın yıkımından kaçan bir aile İngiltere kırsalındaki evlerine sığınır. Baba savaşa katılmak üzere uzaklara gitmiş, anne ve çelimsiz çocuğu yalnız bırakmak zorunda kalmıştır. Hem aklını babasının durumundan hem savaşın gerçekliğinden koparmak için bir kitap okumaya başlayan çelimsiz çocuk İskandinav kültürünü yoğuran mitoslar arasında kaybeder kendini. Kuzeyli kökenleri olan bir aileden gelen çocuk hem dünyaya anlam ve renk katmak adına hem de kökleriyle ilgili bilgi edinmek adına okur...

Çocuğun çelimsiz olarak tasvir edilmesi fiziksel bir zayıflıktan daha çok gerçek ve vahşi dünya ile olan bağlarının zayıf olduğunu belirtme adına kullanılmış. Çarmıh Yolcusu'nu aynı süreçte okuyan çocuk benzer motif ve vurguları belirtmek için sıklıkla okura seslenmiş. Özellikle Üçleme vurgusu ( Trinity ) hem Yunan, hem İskandinav mitolojisinde gördüğümüz hemde İncil'de geçen güçlü ve eski bir motif olarak okurun karşısına çıkmakta. İskandinav mitolojisi aktarılırken yazar tutarsızlıkların altına çizmiş ve okura modern dinleri oluşturan diğer motifleri sunmuş.

Yazar, Loki gibi pek fazla sevilmeyen bir tanrıyı yeniden yorumlarken, Ragnarök'ü başlatan olaylar dizisinin ardındaki güç olduğu vurgusunun üzerinde durmuş. Loki değişimi ve yenilenmeyi, kaba kuvvetten ziyade aklı öğütleyen sadakatsiz bir tanrı olarak resmedilirken kaos ve değişim simgelerini üzerinde toplaması konusunda detaylıca durulmuş. Loki'nin gayrimeşru çocukları ve Ragnarök'un baş aktörleri olarak Fenris , Jörmungandr önemli rol ve atıflara sahipler. Fenris daha önce Wagner'in yorumladığı gibi insanın vahşi dürtülerinin fiziksel dışavurumu olarak aktarılmışken, Jörmungandr insanın doyumsuz ve açgözlü yönlerini, kendi türünden olanlara ve doğa üzerindeki tahakküm arzusunu okura sunmuş.

Fimbulkışı tüm diyarlara çöktüğünde insanların tüm değerlerini geride bırakması, hırsızlık, cinayet, tecavüz gibi  çirkin eylemleri rahatlıkla gerçekleştirdiği belirtilirken, Ragnarök henüz başlamadan yamyamlığa başlayan insan ırkı kıyamet esnasında pek fazla rol oynamıyor. tanrıların sonu ve ölümlülüğü gibi kavramlar sayesinde kendi ölümlülüğü ile yüzleşebilen çelimsiz çocuk savaşın sonuçlarıyla bu şekilde baş ediyor. Kaçışçılığı yücelten metnini mitos ve efsaneler arasındaki farkları ve onu etkileyen eserler hakkındaki görüşlerini ifade ederek kapatmış. Çarmıh Yolcusu ile ilgili görüşler belirtilirken din eleştirisi ve Tanrı sorgusuna da giren yazar çok sayıda konuyu bu epik yolculukta okuruyla buluşturmayı bilmiş. Rahatlıkla önerir, keyifli okumalar dilerim. Başka incelemelerde görüşmek üzere.



1 yorum: