Kıyamet Okulu, Scott K. Andrews
Lee Keagan, 15 yaşında bir lise öğrencisidir. Dünyayı kasıp kavuran salgın sonunda 0 Rh (-) kan grubuna sahip olmayan herkesin yaşamını kaybettiği bir dünyada tek başınadır. Annesini gömdükten sonra, babasının onu bulabileceğinden emin olduğu tek yere gitmek için yola koyulur: St. Mark lisesi... İngiltere'nin yarısını tek başına kat eder. Okuluna ulaştığında henüz masumiyetini ve çocukluğunu yitirmemiştir. Ancak kabile dönemine dönüş yaşayan dünyada; güvensiz topluluklar, sapkınlıklarını ifade edebilmek için dini metinlere sarılan deliler, modern toplumun yıkımıyla tüm sosyopatlıklarını sergileme şansına kavuşan zorbalar bulunmaktadır. Lee, önce katil sonra bir hain ve lider olmayı en zor yollardan öğrenmek zorunda kalacaktır.
1. tekil üzerinden yazılan eser, inandırıcı ve samimi. Kimi yerlerde kurgunun inandırıcılığına darbe vuran hatalar göze çarpsa da yazar örgüsünü sıkı tutmayı başarmış. Akıcı ve merak uyandırıcı öykü örgüsü okuru içine çekmekte zorlanmıyor. tasvirlerde son derece başarılı olan yazar, özellikle şiddet kareografilerinde elini sakınmamış. Okul motifi, yeni bir yaşam tarzını öğrenme vurgusunu yapmakta başarılı olmuş. Cinayet psikozunu sıkça irdeleyen eser; çocuksu bir tınıyı, ufak da olsa bir masumiyet hissini korumaya çalışan karakteri ön plana sürüp bolca gri alanla dolu olan yeni dünyayla okuru ve karakteri sınamaktan çekinmiyor.
Boş zaferlerin bulunduğu, her an yitebilecek akıl sağlığı ve dikkatsizliğin kesin ölüm anlamına geldiği bir dünyada hayatta kalmaya çalışan çocuklar üzerinden basit grup dinamikleri ve modern toplumun otopsisi yapılırken, Makyavellist algı tartışılıyor. Yazar, özellikle grup dinamikleri ve liderlik modelleri üzerine kurguladığı bir pasajda gerçekten sağlam tespit ve ifadelerle kurgusunu destekliyor. Kalbi zayıf kimselere ağır gelebilecek bir eser. Kıyamet sonrası ve bilim kurgu seven herkesin keyifle okuyabileceği bir eser olmasına karşın redaksiyondaki hatalar dikkatli gözlerden kaçmayacak ve can sıkacaktır: Mota mot çeviri yüzünden anlamsızlaşan ve dipnotla desteklenmeyen pasajlar mevcut...
Ok Diyarı, Paul Kane
Robert, Salgın sonrası İngiltere'de bir efsane haline gelmiştir. Kolluk kuvveti olan Korucular geri teknoloji ürünü olan silahlarda uzmanlaşmış güvenliği sağlamaya çalışan bir örgüttür. Notingham Şerifi ve Çar adlı tiranları deviren Korucular sınırlarını genişletmiş hizmet ve güvenliği Galler ve İskoçya'ya taşımaya çabalamaktadır. Robert, Halk arasındaki ismiyle Robin, yeni ortaya çıkan düşmanlarını bu kez hafife mi almıştır? Kuzeyde yeni bir güç odağı olan Karadul, Güneyde ise Ejderha Korucuları sıkıştırmakta sınırları ve tüccarları taciz etmektedirler. Robin öncelikle kuzeydeki tehdide yönelir, bilmediği şey ise düşmanlarını geçmişinden gelen başka bir gücün desteklediğidir. Robin mücadelesini bitirmeden geçmişin günahlarıyla da yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Robin Hood, karakteriyle özdeşleşen Robert stereotipin dışına çıkamıyor. Gerçeküstü motifleri bolca kullanan yazar, metnin inandırıcılığını zedeleyen çok kurgu oyunu kullanmış. Yan karakter ve düşman tiplemeleri de kuru ve boyutsuz kalan öğeler olarak okurun karşısına çıkıyor. Mümkün olduğunca zengin bir kültür dokusu kurmaya çalışmak adına geçmişin kabuslarını dirilten yazar, "Çarlık Rusyası", "Nazi Almanyası" gibi motifler kullanıyor ancak farklılıklara vurgu yapılmadığından dolayı tüm karakterler birbirine benzemekte. Sadece akıl sağlığı açısından farklılıklar bulunan karakterlerin yönsüz oluşu kurguyu baltalarken redaksiyondaki gülünç hatalar okuru kitaptan soğutuyor. Kimi yerlerde inandırıcılığı hepten bırakan yazar, aksiyonla dolu pasajlarda kurgusunun ucunu açıkça kaçırıyor, mantık hatalarından kaçınamıyor.
Kıyamet sonrası ve bilim kurgu fanatiği değilseniz zevk almanız zor olan bir eser. Başka incelemelerde görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder