28 Haziran 2014 Cumartesi

Merkeze Seyahat, Brian Stableford


Michael Rousseau, yapay dünya Asgard'ın gizemli alt katlarını araştıran bir çöpçü ( scavenger ) dür. Çoğu uzaylı ırkın üzerinde toplandığı Asgard, Tetron ırkı tarafından yönetilen bir kültürel çorbadır. Çoğu uzaylı ırkı ufak tefek biyolojik farklar haricinde birbirlerine benzemektedir. Kültürel açıdan farklılaşan bu topluluk Asgard'ın taşıdığı gizemleri çözmek için üzerinde yaşamaktadır. Donmuş bir cehennemin üzerinde yükselen Asgard'ın geleceğini etkileyecek olaylar bir Salamandran andoridin gezegene iniş yapmasıyla başlayacak ve Mike Rousseau'nun çirkin bir komployla suçlanmasıyla hız kazanacaktır. Topluma borcunu ödemek ve özgürlüğünü elde etmek amacıyla Mike merkeze yıldız ordusu askerleriyle beraber yolculuk yapmak zorundadır...



Tanrıların Evi, Asgard'ın merkezini saran gizem bir an olsun okuru rahat bırakmıyor. Evrenin 4 büyük gücüne hükmetmeyi başardıklarına inanılan Asgard'ın gerçek sakinlerinin çöpleri ve milyonlarca yıl önce kurdukları dış katmanlar içindeki rotalar yüzeydekiler için servet değerinde. Tetron ırkı, kayıtsız bürokrasiyi temsil eden talepkar ve kendine haklı bir ırk. Çalışmanın alternatifi olarak köleliliği gören Tetronlar üzerinden, kapitalizmin sonraki aşamasının bu olacağını ima eden yazar güçlü uyarılarda bulunmuş. Ekonomik bolluk olan bir toplumda kişi borcunu ancak kendini satarak ödeyebilir diyen yazar, antimilitarist hiciv ve bürokrasi eleştirileri eklemiş metnine. Çok katmanlı olan kurgu ne yazık ki çeviri hataları ve motamot çevirilerle dolu. Ancak bu durum son derece merak uyandırıcı ve akıcı olan kurgudan kopmaya neden olmuyor.


Asgard gibi çok eski ve çok sayıda gizemler barındıran bir yapı çok sayıda spekülasyon oluşmasına neden oluyor, bir nevi " Boş dünya (hollow earth)" modeli olan gezegenin merkezinde yapay bir yıldız bulunduğuna dair dahi söylentiler dolaşıyor. Mrylin üzerinden , Frankestein atfı yapan yazar, metninde doğaya tahakküm motifini tüm kurgusuna yaymış. Her sayfasına entropi ( termodinamiğin 2. yasası ) nin sızdığı eser ilginç çıkarımlarda bulunmuş. Yırtıcı bir ırk olan Vormyrlerden Amara Gurr üzerinden yeme alışkanlıklarına göre kültürel sınıflandırmaya tabi tutulan Asgard, konformizim ve zayıf da olsa taze olan bireycilik savunularına ev sahipliği yapıyor. 



Esinlenmeleri arasında en çok "Rama" ve "Işık Tanrısı" yla olan yakınlığıyla göze çarpan metin, eski tanrılara ve teknolojiye olan hakimiyetlerini överken "Işık Tanrısı" na, devasalığıyla ve eski bir teknoloji harikasına olan ilgiyle de "Rama" ya yaklaşıyor. Sonlara doğru gerçeklik sorgusuna giren yazar, gizemi ve merak öğesini son sayfasına değin taşımış. Başından sonuna keyifli bir okuma sunan eser, kalitesiyle şaşırtıyor.

14 Haziran 2014 Cumartesi

Yaylı Bacak Jack, Mark Hodder


Yaylıbacak Jack'in Gizemi

Richard Francis Burton ve  John Speke arasındaki , Nil'in kaynağı üzerine yapılacak tartışma Speke'nin vurulması üzerine iptal edilir. Algernon Swinburne, DeSade'nin takipçilerinden biri olarak güçlü eserlerini henüz yazamamış bir şairdir. Hayatlarının dönüm noktasında olan ikili, Lord Palmerton'un Burton'un gizemli bir vakaya komiser olarak atamasıyla değişir. Şehrin peyzajını Teknolojistler, dünya görüşünü ise Liberyentinler değiştirirken, kaçırılmalar, cinayetler ve gizemli Yaylı bacak Jack'in de ortasında bulunduğu olaylar serisi Burton ve Swinburne'ü aklın almayacağı tuhaflıkların içine düşürecektir...

Tutkulu ve maceracı bir ruh olan Burton karakteri, Viktoryen dönem Londra'sının soğuk mesafeli ve püriten dünya görüşleri ciddi bir tezat olarak okurun karşına çıkıyor. Speke ile beraber Nil'in kaynağını araştıran Burton döneme has akademik kıskançlıkların arasında kalır ve youlunu bulmaya çalışırken, yazarın kullandığı Sanayi devriminin getirdiği zamanının ötesindeki buluşlar alternatif tarih arkaplanına son derece uygun. genetiğiyle oynanmış haberci muhabbet kuşları ( küfretmeyi çok sevdikleri kesin ), koşucu adı verilen zeki köpekler doğaya tahakküm atfında bulunan çok sayıdaki öğeden sadece ikisi.



Yazar çağın ruhuna uygun olarak seksist ve ırkçı söylemlerde bulunurken, bunun arkaplanıa uygun olması amacıyla yazıldığı kendini belli ediyor. DeSade alıntı ve atıfları yapan yazar, Swinburne'ün sado -mazo eğilimleriyle zıt ikilisini tamamlamış oluyor. Swinburne üzerinden Aşkıncılık imlarını, Burton üzerinden Varoluşçu argümanlarını yürüten yazar; klinik kasaplığı eleştiren yazar, Teknolog ve Liberyentinler'in Londra'nın ruhu için çatıştığı bir arkaplanda çok sayıda sosyolojik çıkarımda bulunmuş. ( Rasyonalizm ve Romantizm akımları ) Teknologların etik Liberyentinler ( en azından Rakes tayfası ) in ahlak sınırlarını zorladığı çağın püriten ahlakını ve toplumunu eleştiren yazar; Galton, Darwin, Nightingale ve Dore gibi ikonik figürleri karakter olarak kullanmış. Swinburne üzerinden sağlam anarşist argümanlar yürütürken bireysel özgürlükleri savunuyor ve püriten ahlak dayatmasından beslenen konformizmi yerden yere vuruyor. Londra ve Afrika yabanıllarının karşılaştırılması ve emperyalizmin eleştirilmesinden sonra, "soylu vahşi" motifi yüceltilmiş.

Freduyen öğeleri metninden eksik etmeyen yazar, Burton'un id ve süperegosu üzerinden çağın dayatmalarını irdelemiş, ilginç kurgu oyunlarına başvurmuş. Sanayi devriminin ayrıcalıksızlarını da örgüsüne dahil eden yazar, varoşların ve çocuk işçiliğinin ortasına okurunu bırakırken Swinburne'de bir rol takasına gidiyor: şımarık ve hedonist şair çocuk baca temizleyicisi kılığına girerek Londra'nın gerçekliğini deneyimliyor. Oscar Wilde'ın da kurgu içinde yer aldığı gizemli olayları ikiliyi büyük bir komplonun içine düşüyor.  İnsanın doğa üzerindeki tahakkümünü vurgulamak için tek bedende toplanmış olan iki bilimadamı kullanılmış. Charles Darwin'i ağzından nazizime varacak seviyede aşırı sosyal darwinist argümanlar kurgulayan yazar, esasen Galton'un "insan ıslahı" hakkında ıslak düşlerini aktarmış. Çeşitli tarihsel tutarsızlıklar , eserin alternatif tarih ekolüne girdiği için göz ardı edilebilir. Hikaye içindeki bazı ciddi tutarsızlık çoğu karakterlerin çok aşırı uçlara taşınmasından kaynaklanmış. Örnek vermek gerekirse milyonlarca yıl alacak çarpık bir deney için çocuklara işkence edilmesi gösterilebilir. Bosch atfında bulunan yazar, dizginlerinden kurtulmuş bir neo liberalizmin ıslah düşlerini dillendirmiş: Tıpkı Aldous Huxley'in "Cesur Yeni Dünya" sında olduğu üzere işe göre insan dizayn etme düşü, insanın açıkça meta olarak görüldüğü vurgusunu yapıyor. Bu koşulları genetik manipülasyonla sağlayamaya çalışan bilim adamları "sadece kendi meraklarına hizmet ediyorlar insanlığa değil" çıkarımı yapan yazar, güçlü argümanlar dile getirmiş.



H.G. Wells ve  "Dr. Moreau'nın Adası"na gizli atıfta bulunan yazar, döneme ait bir fenomen olan " spontane içten alev alma" ( Spontaneous human combustion ) ya değinmiş. Determinist bir zaman öngüsüne giren Jack karakteri ( time loop ) nin durumu ünlü mitolojik karakterlerden Siphos'la özdeşleşiyor. Kafkavari bir umutsuzluğu Jack üzerinden tanımlayan yazar Determinizm ve özgür irade tartışmasına girmiş, özgür iradeyi savunmuş ve çok sayıda varoluşçu argüman öne sürmüş. Taze fikirleri ve akıcı diliyle, okurlara tam bir şölen sunan kitap doyurucu bir sonla kapanıyor.



Çeviriler genelde başarılı olmasına karşın bir İngiliz Albayının " Bismillah!" şeklinde şaşırma ünlemleri kullanması veya Tanrı yerine sıkça "Allah" yazılmış olması ciddi bir uyumsuzluk olarak okuru rahatsız edebilir. Eserin tümüne bakılınca zekice kurgulanmış ve kayıtlara geçmiş gizemlerden beslenmiş olan hikaye örgüsü son derece tatmin edici. Meraklı okurlar detaylı bir araştırma yapıp "Zıplayan Jack" e ait tüm kayıtlara yazarın riayet ettiğini ve tek tek öyküsünde kullandığını görebilir. "Karındeşen Jack" kadar ülkemizde tanınmamasına karşın İngiliz tarihinin önemli fenomenlerinden biri olan karakter öyküyü taze ve merak uyandırıcı kılıyor. Kitabın son bölümünde yazar, ek olarak kullandığı tüm tarihsel kişiliklerin gerçek tarihini de okuruna sunmuş. Aldığı ödülleri sonuna kadar hak eden, heyecan ve gizem dolu bir macera olan eser, hem bilim kurgu hayranlarının hem de tarihi roman sevenlerin ilgisini çekecektir. 

Yaylı Bacak Jack #1,2,3,4,5,6,7; Mark Hodder




" Bilinen bir hata bilinmeyen bir doğrudan iyidir." Arap Atasözü

" Ölmek sevgili doktor yapacağım son şey." Lord Palmerstone

" Kendini keşfet, bunu yapmadığın sürece bir köleden fazlası olmayacaksın, çünkü kendi iştahını yok sayan başkasının iştahının kurbanı olur. " Sir Richard Francis Burton

" Gözlemlediğimiz evren, temelinde ne tasarımın, ne amacın, ne iyinin ne kötünün olmadığı, sadece kör gaddar bir kayıtsızlığın hüküm sürdüğü yerdir." Charles Darwin

" Kim olduğunu düşünüyorsan sen o'sun. Peki ya hiçkimse olduğunu düşünüyorsan ya seni sınırlandıran tüm yasakları ortadan kaldırırsan ya o zaman? sen kimsin o zaman ?" Libertin Propagandası

" Eğer azıcık bilgi tehlikeliyse, tehlikeden uzak kalmak için o kadar çok şey öğrenen insana ne olacak?" Thomas Henry Huxley


" İnsanlığın ne yapmanı söylüyorsa onu yap, alkış bekleme kimseden, kendinden başka. Kendi kurallarını koyan ve onları uygulayandır asil olan ve asil ölen." Sir Richard Francis Burton

Cebirci, İain M. Banks



Sene 4034. Mercatoria Hükümdarlığı'nın uzak bir köşesindeki Nasqueron'da, Yavaş Kahinler Tarikatı'na dahil olan Fassin Taak, kadim bir ırk olan Ahali'yi araştırmaktadır.  Yaklaşan İşgal söylentisi, askeri eğitimi olmamasına rağmen Fassin Taak'ın Şeriflik Oculası tarafından binbaşı yapılarak milyarlarca yıllık bir sırrın peşine düşmesine sebep olacak olaylar serisini başlatacaktır...

Yazar metnini açarken animalist imalar kullanmış, insanlar belli koşullar altında hayvan beden parçaları insanlara entegre edilebiliyor. Klan Bantrabal ( Yavaş kahinler ) 'ın lideri ve Fassin'in amcası olan Slovius'un bir ayıbalığı olması, aslan yüzlü bir suikastçi gibi örnekler verilebilir. Bu uzak gelecek romanında Descratesçi bir tahakküm hakim, insanların hafızaları silenebiliyor, insan bedeni üzerinde çok gelişmiş bir anlayış mevcut.Genetiğe olan hakimiyetleri anne karnında istenilen özelliklerin yerleştirilmesini sağlamakta. İlerleyen teknoloji, yeni ve dehşet verici işkencelerin icat edilmesine neden olmuş. İnsan ömrü bin yılın üzerine çıkmış bu sayede ışık hızında yolculuk insanlığın galaksiye yayılmasını sağlıyor: Yolculuklar solucandelikleri aracılığıyla yapılıyor.



Kadim Irk "Ahali", Galaksiye Yayılmanın Anahtarını Elinde Tutuyor

Kurgusunu milyarlarca yıllık bir galaksi tarihine yayan yazar, en eski ve bilge ırk olarak gaz devlerinde yaşayan Ahali'yi metninin önemli bir parçası olarak kullanmış. Nasqueron'un bulut katmanları arasında yaşayan Ahali ve onları araştıran Kahinlerin ilişkileri deniz biyologlarının memelilerle olan ilişkilerinin sofistike bir uyarlaması olarak dizayn edilmiş. Ahali'nin sosyal dinamiklerine sert Darwinist ve Freudyen imalar hakim olmakla birlikte, kayıtsız yapıları sosyal eleştiri olarak alınmalarına neden olabilir. İnsan merkezci ahlak anlayışı ve yararcılık , Ahali'nin sosyal dinamiklerini tartışırken karşı karşıya geliyor. Milyarlarca yıl yaşayan bir ırkın gençlerinin 100 yıllık süre boyunca köle, av ve yemek olarak sınıflandırılması tüm bu tartışmasının ortasındaki motif. Ahali'nin sahip olduğu teknoloji ve askeri güç bir sır.

 İşgal kuvvetlerinin başındaki general/rahip Luseferous ( Lucifer iması ), katıksız bir sadist. Bir diktatör olan Luseferous üzerinden anal sadistik bir sağaltım yapan yazar Freudyen öğelere fazla ağırlık vermiş. Akıcı diliyle, hiyerarşi, militarizm ve kayıtsızlık eleştirisi yapan yazar geçmişe gidiş gelişlerle öyküsünü kurmuş. Yenilikçilik ve gelenekçilik tartışmasını Yavaş Kahinler deki dinamikleri değiştirmeye çalışan Fassin Taak üzerinden işleyen yazar, kimi yerde Orwellyen tezatlar kullanmış. Kahin hiyerarşisinde Fassin'in yarattığı dalganlanma ile sorgulanan tartışma sonunda, yenilikçilik yüceltilmiş.

Fassin'in geçmişindeki bir olay "hayatta kalanın suçluluğu " sergilemesine neden olurken kurgu içinde yer kaplayacak olan Saluus'un da okura tanıtılmasına hizmet ediyor. "Ciddiyet Okulu" bir askeri akademi olarak yasal bir işkence odasından farksız. Ordu'dan metin boyunca sıkça söz edilmesine karşın güçlü militarizm eleştirileri ve kimi yerde mizahi dokundurmalar dışında kurgu için yer kaplamamakta.

İşgal Kuvvetleri Yaklaşırken...

Yapay Zeka bir tabu ve geçmişte yaşanan büyük bir "etnik temizlik" sonucu kurulan Şeriflik Oculası yeni bilinçlerin devreler arasında uyanmamasını sağlamak için gereken tüm önlemleri alıyorlar. Kimi yerde mota mot çeviriler göz çarpsa da metnin geneli son derece başarılı. Polis şiddeti sorgusu ve acımasız uygulamaların detaylı tasvirleri anarşist imalar içermekte. Ahali listesi " Cebirci" nin peşindeki Fassin,'in Öteden gelen ajanı olmasına dair yapılan imalar ve kurgu oyunları gibi sonunda bir motife bağlanmayan kurgudaki delikler belli yerlerde ciddi tutarsızlıklar oluşmasına neden olmuş. Rehavetteki uygarlık "Ahali", toplumsal yaklaşımı ima etmekte. Yavaş ve Hızlı ahali kıyaslaması , tüketim toplumu atfı ve eleştirisi olarak okurun karşısına çıkarken beden ve ruh ikiliği görüşünü tüm metine hakim olduğu gözden kaçmıyor. Konformizm uyarılarını Ahali üzerinden yürüten yazar, Platocu bir imayla " Gerçek"i hegemonya dini olarak kurgulamış. Bilimsel kuşku ve merakın dinleşerek ana akım inanç haline gelmesi güçlü bir tezat olarak kullanılmış. Ahali üyesi Oazil üzerinden anarşist argümanlar yürüten yazar, Saluus karakterini yürüyen bir "İd" olarak kurgulamış. Saluus'un babası ile olan ilişkisi üzerinden klasik psikanalitik sağaltım yaparak  doyumsuzluğu ve oral fiksasyonu açıklamaya çalışmış. Çığrından çıkmış bir hedonist olan Saluus bir kadın avcısı.


Ağır bir sosyal Darwinizmin Mercatoria hiyerarşisine hakim olması, yazarın elitizm ve oligarşik tahakküm kurguladığı seferberlik koşullarında toplumsal müşterek ve bireysel özgürlüklerin ihlal edilmesine neden olan azınlığın hükmünü vurguladığı başarılı öğeler. Uzay giysisi/mekiğinden çıkışı doğuma benzeten yazar, ayrılık gerginliği iması yaparken yaşam ve uzayı benzeterek nihilist bir argüman olarak kullanmış. Ythyn ırkını ölüme tapan uzay boşluğundan ceset toplayan bir ırk olarak dizayn eden yazar, "Thanatos" atfında bulunuyor. Savaştıkları başka bir ırk tarafından yenilip genetik manipülasyona tabi tutulan Ythyn, son derece hüzünlü öğelerle bezenmiş. Kadercilik bu ırk üzerinden eleştirilirken ibret motfi olarak okurun karşısına çıkıyor. 



Cotard Sendromuna sahip bir yıldız gemisi yapay zekası, canlı ve kadim bir ırk olan Bulutçular ( yazarın bitkisel kökenli olduğunu iddia ettiği zeka sahibi bir nebula türü ) gibi son derece taze ve kimi yerde fazlasıyla desteksiz motifler metni canlandırıyor. " Makinedeki hayalet" atfı yapan yazar, metninin tümünde binlerce yıl süren cümleler kullanmış. Bağlaç ve virgülleri yarı otomatik cephanesi gibi kullanan yazar kimi zaman bir sayfanın  üçte biri tutan cümleler kuruyor. Kurgudaki boşlukları ve yüzlerce sayfada kurduğu motfi saniyeler içinde çok da ikna edici olmayan bir şekilde dağıtması okurda hayal kırıklığı yaratabilir. Geneli ortalamanın üzerinde olan kitap sadece Bilim kurgu hayranlarının ilgisini çekecektir.

13 Haziran 2014 Cuma

Sürgündeki Yıldız, Karl-Herbert SCHEER/ Clark DARLTON



Kumandan Perry Rhodan, yıldızlar-arası yolculuk teknolojisini yeni geliştirmiş Terra'nın düşmanları olan Frank-Passörlere karşı güç kazanması için yeni teknik ve silahlar peşindedir. Kadim bir ırk olan Arkonid imparatorluğundan ayrılan isyankar Frank-Passörler ticari tekellerinin bozulmaması için her şeyi yapmaya hazırlardır. Rhodan, bu güçlü düşmanlar karşısında Dünya'yı koruyabilmek için şakacı yarı tanrılarla imkansız yolculuklara çıkacak zamanın ve uzayın sınırlarında zorlu bir maceraya atılmak zorunda kalacaktır...



Temelsiz ve ucuz bir space opera olan bu roman ( hayran kitlesi beni linç etmekte özgür, buyrun.. ) da yazar "gençlik çeşmesi" motifini bilim kurgu arka planına uyarlamaya çalışmış. Kayıp gezegen Delos ve onun egzantrik lordu olan "Ölümsüz" kurguda önemli yer kaplamakta. Yeni silahlar bulmak için Delos'a yelken açan Rhodan ve mürettebatı bir yarı-tanrı olan "Ölümsüz'ün eşek şakalarına katlanmak zorundalar. Erotik öğelere fazla bel bağlayan kimi yerlerde şovenist ifadeler kullanan yazarın metninde çevrilmeden bırakılmış kelimeler açıkça görülüyor. Delos üzerinden doğaya tahakkümü iması yapan yazar, canı sıkılan tanrısı olan "Ölümsüz"le yapay insanlar yaratmış, böylece Descartesçi bir tahakkümün aşkıncılık akımıyla uyumsuz dansı çıkmış ortaya.



Zamansal paradokslara takılıp düşen kurgu, beden-ruh ikiliğini savunmuş ve rüyaların kelime anlamıyla gerçek olduğunu iddia ederken saçmalaması tepe yapmış. Akıl almaz çeviri hatarıyla delik deşik olan metinde kurgu boşlukları ve mantık hatalarına örnek vermek gerekirse... teleskopları veya radarları olmayan bir ırkın tüm gezegenlerini bir uzay gemisine dönüştürecek ( ki yıldız sisteminden çıktıklarında tarım veya yaşamı nasıl sürdürecekler o da merak konusu olabilir ) teknoloji seviyesine ulaşıp yıldızlar arası motorlar inşa etmesi yeterli olacaktır, örnek olarak...


Klasik Freudyen psikanalizi yücelten, kurgusunda geniş ve alakasız yer veren yazar transferans, vıcık vıcık bir Elektra kompleksi ve Skinner'ı dahi utandıracak seviyede davranışçılığın yüceltilmesini de içeren lezzetsiz bir fikir salatasıyla sayfa doldurmaya çabalamış. Catharsis'e feci yüklenen ve psikanalizden de turp yetiştirmek kadar anladığı belli olan yazar " makinelerin yükselişi" konseptini de metnine dahil etmiş. Zayıf bir korporatizm eleştirisi yapan yazar son derece zayıf olan romanını sonlandırdığında okura derin bir "oh" çektiriyor.

Kutsal Gezegen, Jeremy Strike



Komisyonla çalışan bir kaşif olan Bill Warden, maden filizleri yoğun olan bir gezegen keşfeder. Gezegenin halkı fazla gelişmemiş bir ırktır. Rakipleri de aynı gezegene göz koyunca, gezegen üzerinde hak iddia etmek için yarışırlar, ancak hırslı iki kaşif grubunun da hesaba katmadığı biri vardır: Gezegenin Tanrısı!

Din ve tanrı eleştirisi ile açılış yapan metin, mizahi yönden yaklaşmış diyaloglara. Uygarlığın belirtisi olarak radyo sinyallerinin aranması görüşünü benimseyen yazar, " Altın Humması" arkaplanını yıldızlararası uzaya uyarlamış. Büyük şirketler keşfettikleri gezegenlerin kaynaklarını işletiyor ancak onları düzenleyecek bir federasyon yok. Korporatizm eleştirilerini metne saklamış olan yazar, nüfusun kontrol altında tutulması yöntemi olarak doğal afetleri bir seçenek gibi tanıtırken Malthusçu ifadeler kullanmış.

Rahip - kral olarak kurguladığı gezegen yerlisi Zelnak hırslı bir rahip karikatürü olarak sunulmuş okura. Dalga geçmek için Zelnak'ın seçtiği saçmalık toplu iğne üzerinde dans eden melekler oluyor. Buna benzer abartılı ve ilginç tezatlar metin bulunca bulunabilir. Terraform yapan tanrı "En Ulu" sıkıntıdan coğrafyayla oynuyor, rutini bozmak için dışarıdan uzay gemilerini gezegenine çekip canlı ithal ediyor ve kuralları nasıl bozduklarını incelemek için din gönderiyor. "Soylu vahşi" kavramına sempati duyan "En Ulu" bir medeniyetin tersine mühendisliğine soyunurken doğaya tahakküm konusu irdeleniyor. Descartesçi bir aşırılığın metne hakim olduğu gözden kaçmazken, şovenist ifadeler de okuru rahatsız edebilir.




Çoğu karakterin karikatürize olarak kurgulandığı metinde Dünya'nın sosyal gelişim evreleri irdelenmiş ve Papalığın, Kilise'nin yükselişiyle dalga geçilmiş. Deus Ex'i fazlasıyla kelime anlamıyla alan yazar, "En Ulu"'yu makinadan bir tanrı olarak kurgulamış. Adem ve Havva deneyine girişmek isteyecek kadar "İncil'le kafayı bozmuş olan "En Ulu"'yu kapatmak için karakterlerin yaptığı yolculuk klasik bir "yeraltı dünyasına yolculuk" motifi. "Makinelerin yükselişi" konsepti ilginç bir şekilde işlemiş olan şaşırtıcı ve donuk bir sonla metni kapatmaya çalışan yazar, başarılı olamamış. Ortalamanın çok altında kalan kitap Okatlar serisini tamamlamak isteyen okurlar dışında türün hayranlarına dahi keyif verecek düzeyde değil.

12 Haziran 2014 Perşembe

Uzayda Büyük Sıçrayış, Leight Brackett



İlk büyük sıçrama gerçekleştirilmştir. Cesur bir ekip yıldızlara gidip geri dönmüştür, ama bilgiler halktan saklanmaktadır. Bir şantiye şefi olan Arch Comyn, hayatını borçlu olduğu Paul Rogers'ın akıbetini öğrenmek adına Mega şirket Cochrane'in laboratuvarlarına sızar ve onlarla yüzleşir. Edindiği bilgiler suikastçilerin peşine takılmasına, Cochrane'lerin intikam ve hırsla dolu entrikalarına dahil olmasına neden olacaktır. Arkadaşını bulmak için 2. büyük sıçrayışa dahil olacak ve aklın almayacağı şeyler görecektir...

Kimi yerde fazlasıyla şovenist ifadeler kullanan yazar, enerji ve maden sektörünü ardından tüm yaşamı kökünden değiştirecek bir olasılık olarak transuranik maddeleri hırslı Cochrane şirketinin hedefine koymuş. Tam bir space opera olan kitap, temelsiz teknolojiler kullanmış. Uzay deliliğine neden olacak kadar sıkı bir izolasyonu, sıçrayış esnasında kurgulayan yazar, Cochrane içindeki çekişmeleri, ihtiras ve intikam döngülerini fazlasıyla kurgusuna dahil etmiş. Tıbbi iktidar imalarına yer veren, Yeşil anarşist imaları Bernard Yıldızındaki transuranikle mutasyon geçirmiş insanlar üzerinden götüren kurgu "soylu vahşi" mantrasını yüceltmiş. Maslow'un "ihtiyaç piramadine" atıfta bulunmuş.



Aşkıncılık akına dair ifadeler, varoluşçu imalar içeren kitap son bölümlerinde "Cennet"'in tersine mühendisliğine girişmiş. İhtirasların, ihtiyaç ve arzuların ötesindeki hayatın yaşamaya değer olmayacağı argümanını güçlü bir şekilde savunsa da sönük bir sonla kapatmış. Genelinde okuması hoş bir space opera, türün hayranları beklentilerini yüksek tutmadığı sürece keyif alacaktır.