14 Haziran 2014 Cumartesi

Yaylı Bacak Jack, Mark Hodder


Yaylıbacak Jack'in Gizemi

Richard Francis Burton ve  John Speke arasındaki , Nil'in kaynağı üzerine yapılacak tartışma Speke'nin vurulması üzerine iptal edilir. Algernon Swinburne, DeSade'nin takipçilerinden biri olarak güçlü eserlerini henüz yazamamış bir şairdir. Hayatlarının dönüm noktasında olan ikili, Lord Palmerton'un Burton'un gizemli bir vakaya komiser olarak atamasıyla değişir. Şehrin peyzajını Teknolojistler, dünya görüşünü ise Liberyentinler değiştirirken, kaçırılmalar, cinayetler ve gizemli Yaylı bacak Jack'in de ortasında bulunduğu olaylar serisi Burton ve Swinburne'ü aklın almayacağı tuhaflıkların içine düşürecektir...

Tutkulu ve maceracı bir ruh olan Burton karakteri, Viktoryen dönem Londra'sının soğuk mesafeli ve püriten dünya görüşleri ciddi bir tezat olarak okurun karşına çıkıyor. Speke ile beraber Nil'in kaynağını araştıran Burton döneme has akademik kıskançlıkların arasında kalır ve youlunu bulmaya çalışırken, yazarın kullandığı Sanayi devriminin getirdiği zamanının ötesindeki buluşlar alternatif tarih arkaplanına son derece uygun. genetiğiyle oynanmış haberci muhabbet kuşları ( küfretmeyi çok sevdikleri kesin ), koşucu adı verilen zeki köpekler doğaya tahakküm atfında bulunan çok sayıdaki öğeden sadece ikisi.



Yazar çağın ruhuna uygun olarak seksist ve ırkçı söylemlerde bulunurken, bunun arkaplanıa uygun olması amacıyla yazıldığı kendini belli ediyor. DeSade alıntı ve atıfları yapan yazar, Swinburne'ün sado -mazo eğilimleriyle zıt ikilisini tamamlamış oluyor. Swinburne üzerinden Aşkıncılık imlarını, Burton üzerinden Varoluşçu argümanlarını yürüten yazar; klinik kasaplığı eleştiren yazar, Teknolog ve Liberyentinler'in Londra'nın ruhu için çatıştığı bir arkaplanda çok sayıda sosyolojik çıkarımda bulunmuş. ( Rasyonalizm ve Romantizm akımları ) Teknologların etik Liberyentinler ( en azından Rakes tayfası ) in ahlak sınırlarını zorladığı çağın püriten ahlakını ve toplumunu eleştiren yazar; Galton, Darwin, Nightingale ve Dore gibi ikonik figürleri karakter olarak kullanmış. Swinburne üzerinden sağlam anarşist argümanlar yürütürken bireysel özgürlükleri savunuyor ve püriten ahlak dayatmasından beslenen konformizmi yerden yere vuruyor. Londra ve Afrika yabanıllarının karşılaştırılması ve emperyalizmin eleştirilmesinden sonra, "soylu vahşi" motifi yüceltilmiş.

Freduyen öğeleri metninden eksik etmeyen yazar, Burton'un id ve süperegosu üzerinden çağın dayatmalarını irdelemiş, ilginç kurgu oyunlarına başvurmuş. Sanayi devriminin ayrıcalıksızlarını da örgüsüne dahil eden yazar, varoşların ve çocuk işçiliğinin ortasına okurunu bırakırken Swinburne'de bir rol takasına gidiyor: şımarık ve hedonist şair çocuk baca temizleyicisi kılığına girerek Londra'nın gerçekliğini deneyimliyor. Oscar Wilde'ın da kurgu içinde yer aldığı gizemli olayları ikiliyi büyük bir komplonun içine düşüyor.  İnsanın doğa üzerindeki tahakkümünü vurgulamak için tek bedende toplanmış olan iki bilimadamı kullanılmış. Charles Darwin'i ağzından nazizime varacak seviyede aşırı sosyal darwinist argümanlar kurgulayan yazar, esasen Galton'un "insan ıslahı" hakkında ıslak düşlerini aktarmış. Çeşitli tarihsel tutarsızlıklar , eserin alternatif tarih ekolüne girdiği için göz ardı edilebilir. Hikaye içindeki bazı ciddi tutarsızlık çoğu karakterlerin çok aşırı uçlara taşınmasından kaynaklanmış. Örnek vermek gerekirse milyonlarca yıl alacak çarpık bir deney için çocuklara işkence edilmesi gösterilebilir. Bosch atfında bulunan yazar, dizginlerinden kurtulmuş bir neo liberalizmin ıslah düşlerini dillendirmiş: Tıpkı Aldous Huxley'in "Cesur Yeni Dünya" sında olduğu üzere işe göre insan dizayn etme düşü, insanın açıkça meta olarak görüldüğü vurgusunu yapıyor. Bu koşulları genetik manipülasyonla sağlayamaya çalışan bilim adamları "sadece kendi meraklarına hizmet ediyorlar insanlığa değil" çıkarımı yapan yazar, güçlü argümanlar dile getirmiş.



H.G. Wells ve  "Dr. Moreau'nın Adası"na gizli atıfta bulunan yazar, döneme ait bir fenomen olan " spontane içten alev alma" ( Spontaneous human combustion ) ya değinmiş. Determinist bir zaman öngüsüne giren Jack karakteri ( time loop ) nin durumu ünlü mitolojik karakterlerden Siphos'la özdeşleşiyor. Kafkavari bir umutsuzluğu Jack üzerinden tanımlayan yazar Determinizm ve özgür irade tartışmasına girmiş, özgür iradeyi savunmuş ve çok sayıda varoluşçu argüman öne sürmüş. Taze fikirleri ve akıcı diliyle, okurlara tam bir şölen sunan kitap doyurucu bir sonla kapanıyor.



Çeviriler genelde başarılı olmasına karşın bir İngiliz Albayının " Bismillah!" şeklinde şaşırma ünlemleri kullanması veya Tanrı yerine sıkça "Allah" yazılmış olması ciddi bir uyumsuzluk olarak okuru rahatsız edebilir. Eserin tümüne bakılınca zekice kurgulanmış ve kayıtlara geçmiş gizemlerden beslenmiş olan hikaye örgüsü son derece tatmin edici. Meraklı okurlar detaylı bir araştırma yapıp "Zıplayan Jack" e ait tüm kayıtlara yazarın riayet ettiğini ve tek tek öyküsünde kullandığını görebilir. "Karındeşen Jack" kadar ülkemizde tanınmamasına karşın İngiliz tarihinin önemli fenomenlerinden biri olan karakter öyküyü taze ve merak uyandırıcı kılıyor. Kitabın son bölümünde yazar, ek olarak kullandığı tüm tarihsel kişiliklerin gerçek tarihini de okuruna sunmuş. Aldığı ödülleri sonuna kadar hak eden, heyecan ve gizem dolu bir macera olan eser, hem bilim kurgu hayranlarının hem de tarihi roman sevenlerin ilgisini çekecektir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder