15 Aralık 2012 Cumartesi

Espriler Ve Bilinçdışı İle İlişkileri




Ünlü psikolog, üzerinde çok fazla  ( psikoloji alanında ) çalışma yapılmamış bir konuya el atmış bu kitabında. Gülünçlüğün doğası ve esprinin kökenlerini inceleyen filozofların çıkarımlarını irdeleyerek başlamış metnine, kelime çakışmalarıyla (  örneğin : alcoholidays ) devam etmiş. Tezatlar ve ses benzeşimleriyle oluşan espri temalarına değinmiş ve kelime birleşimlerinin sadece rüya görürken değil uyanıkken kullanıldığı tek durumun espri yapmak olduğu çıkarımını yapmış.

Espri oluşum şemalarını incelerken daha çok yergi örneklemleri üzerinden giden yazar, kelime oyunlarını yüceltirken linguistik açılımlarını yapmaya özen göstermiş. Yahudi olmasına rağmen hassas davranmamış ve bolca Yahudi esprisine yer vermiş kitabında. Mizahın önemine dikkat çekmek istediği bir eserde alıngan davranmaması hoş bir detay olarak göze çarpıyor. Einstein'a yazacağı ünlü "Neden Savaş?" mektubunda kullanacağı göndermeleri ilk kez bu kitabında görüyoruz. esprilerin bazılarının ( kasıtlı espri olarak sınıflandırdığı ) bastırılan itkilerin sosyal ortamlarda kabul görecekleri bir makyaj yardımıyla açık ifadesi olduğunu belirten yazar, şakaların genelde ciddi mesajların sulandırılmış halleri olduğunu savunmuş ve bir sanat dalı olarak görülmesi gerektiğini belirtmiş.

Çok güçlü ahlak ve sosyal baskı eleştirilerine yer verirken elitizme saldırmaktan da geri kalmamış. tanrı ve din sorgusunu da eleştirileri arasına katan yazar,Esprilerin hiçbir zaman kasıtsız olmadığını savunmuş. esprileri ( insan yaşamına kıyasla ) kısa ömürlü olduğunu belirtmiş ve güncel olaylar ve değişen ilgi alanlarıyla uyumlu olarak yeniden icat edilmeleri gerektiğini savunmış. Düşünce ve sözcüklerle oynamanın esprinin ilk aşaması olduğunu, şakanın kendisinin ise son evresi olduğunu ifade etmiş. Espri ve rüyayı bilinçdışına bağlarken " Rüyaların Yorumu" nu özetlemiş ve kitabındaki eleştirilen, kabul görmeyen kuramlarını savunmuş.

Gülünç'ü ve espriyi birbirinden tamamen ayıran yazar, esprinin gülünce bilinçdışından yapılan bir yardım olduğunu ifade etmiş. içimizdeki çocuğu her bulduğumuzda güldüğümüzü belirtip, çocukların safça kelime oyunlarının ve linguistik yanlış algıların espri olarak kabul edilmesi gerektiğini savunmuş. Gülmenin fizyolojisinden veya filogenetik kökenlerinden bahsetmemiş, çünkü o dönemde bu tarz bilgiler mevcut değildi. Gülmenin fizyolojisi zaten mekanik olarak incelenmiş bir konu olduğundan sadece espri oluşum şemaları anlam ve amaçları üzerinde durmuş. Mizahi algıyı ruh ekonomisine dayandıran yazar, metnini doyurucu bir sonla kapatmış.

Yabancı dillerdeki referans ve dönem koşullarının açıklamaları, kelime oyunlarını dipnot olarak verilmesi okumanın bolca kesilmesine neden olmakla beraber bu bilgilerin verilmemesi durumunda çok kuru ve anlam yoksunu bir kitap olacağını da belirtmeliyim. Çevirmen kelime oyunlarına hakimiyetiyle alkış alıyor. Belirttiğim üzere akıcı bir okuma sunmuyor ancak mesleki jargonun azlığı ve son derece ilginç fikirlerin sunulduğu bir kitap olduğu için öneriyorum. Başka incelemelerde görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder