21 Mart 2013 Perşembe

Görünmez Adam, H.G.Wells



Sussex'te, İping kasabasına bir gelen bir yabancı, halkın merakını cezbedecektir. Yaşanan tuhaf olaylar örgüsü, şüpheleri yabancının üzerinde toplayacak, hakkında çok sayıda önermenin sunulduğu bir fenomene dönüşecektir. Kanundan kaçan bir suçlu mudur? Deneyleri üzerinde çalışmak için inziva arayan bir bilim adamı mıdır? Bir hayalet? Belki de hırsız? Kimdir bu adam? Şüpheler ve cahilliğin toplumun dışına ittiği bu münzevi, ona biçilen rolü sonunda kabul edecek, kendi türüyle olan son bağlarını koparıp bir caniye dönüşecektir...

Yazar, büyüklük düşleriyle yanıp tutuşan genç bir bilim adamının trajik ve düşündürücü hikayesini, merak öğesini ustalıkla kullanarak anlatmış okuruna. Toplumdışına kendi arzusuyla çıkan ancak geri dönemeyen bu adam her geçen gün biraz daha insanlıktan uzaklaşıyor ve sağlıksız bir ruh haline giriyor. Adını vermediği için, halkın ona yaklaşımı şüphe ve korkuyla biçimlenmiş cahil görüşlerden öteye gidemiyor: Kimisi yabancının bedeninin  beyaz ve siyah ırkın renk parçalarından oluşmuş bir melez olduğunu düşünürken, kimisi de kiliseye gitmediği, gün ışığında ender görüldüğü için onun bir hayalet, vampir gibi doğaüstü bir varlık olduğunu düşünüyor. Tekdüze hayatlarına bir merak nesnesi girmiş olan insanlar, yabancının tek talep ettiği şeyi ona çok görüyorlar: Yalnızlık. Arı kovanına çomak soktuklarının farkında olmayan halk, bir canavarın son rotüşlarını atıyor...

Sıfatların, tanımların ne kadar önemli olduğunu vurgulayan bu içi boş adamı, herkes bir görüşle doldurmaya çalışıyor. "Kendini saklıyorsa mutlaka bir suçu olmalı" inancı, yabancıyı insanlardan daha da uzaklaştıran kabalıklarla ifade ediliyor. Ona biçilen rolü sonunda kabul eden yabancı, hayatını tıpkı onun gibi toplumdışı olan bir dilenci vasıtasıyla sürdürmeye çalışıyor; yemek ve para çalıyor, konuşmak gibi basit insanı bir ihtiyacı onunla gidermeye çalışıyor. Gururuna yenilen yabancı görünmez olduğunu ilan ederek son bağlarını da koparmış oluyor, insan ırkıyla. Hayvan gibi yaşamaya zorlanan, çırılçıplak gezen bu adam ufak da olsa hala insanlığını tutunmaya çalışıyor: Giyinik değilken yemek yememek gibi kendine koyduğu kurallar bu duruma vurgu yapan motifler.

Farklı olana saldırma, ötekileştirme gibi motifleri ustalıkla kullanan yazar, bilim kurgunun en güzel eserlerinden birine imza atarken, okuru peşinden sürüklüyor. Keyifli ve akıcı bir okuma sunan çok güçlü bir eser. Okuduğum eleştiriler arasında durağan bir yapısı olduğu ve dönemin klasiklerinden sayılmaması gerektiği gibi görüşlere de denk geldim. Katılmıyorum, o dönemin yazım tarzlarına bakıldığı zaman bu yapının tüm klasik kabul edilen eserlerde bulunduğu görülecektir. Keyifli okumalar dilerim. Başka incelemelerde görüşmek üzere.

2 yorum:

  1. Bilim kurgu okuyorum diyen herkesin arşive eklemesi lazım bu kitabı ve bunun gibi klasikleri. Bahsetmen ne güzel olmuş =)

    YanıtlaSil
  2. Yıllar önce okumuştum, aynı tadı alıp almayacağımı merak edip tekrar okudum :)

    YanıtlaSil