14 Ekim 2013 Pazartesi

Bir Şeytanın Papazı, Richard Dawkins


Yazar, belli konular hakkında yazdığı makaleleri tek bir kitapta toplamış. Bölümlerin başında her makaleyi hangi dönem ve koşullarda yazdığını ifade eden önsözler eklemiş.

Kültürel görecelilik ve algının yetersizliği tartışmalarıyla metnini açan yazar, bilimin eğitilmiş ve düzenlenmiş sağduyu olduğunu ifade etmiş. insan merkezli algının saçmalığından dem vurduktan sonra, ırkçılıkla dalga geçmiş, politikacıların dindar oylara kur yapmak zorunda olduğunu söylemiş. Halka türleri açıklayıp aslında kayıp halka falan olmadığını gösteren yazar, " İnsan" ın mutlakiyetçi bir kavram olduğunu bunun kesintili ve türcü zihin yapılanmasına neden olduğunu açıklamış. Post modernist zırvalamalara da değinen Dawkins birbirinden komik laf salatalarını örnek olarak alıntılamış. Trajikomik hezeyanlar içinde olan meslektaşlarına uyarıda bulunan yazar, okurlarına post modern bir makale yazmalarını sağlayacak programın web adresini de vermiş. ( :D )

William Sanderson'un eğitim kariyerine ve güçlü fikirlerinden bahsedip eğitim sistemini eleştirmiş. Evrim olmadan biyolojinin sadece bir olgular yığını olduğuna vurgu yapan Dawkins, önemli olanın olgular değil; onları nasıl düşündüğümüz olduğunu belirtmiş ve doğru anlamda eğitimin günümüzün çoktan seçmeli, "değerlendirme delisi" sınav kültüründen çok farklı olduğunu söylemiş. Cinsel seçilim konusunda Darwin ve Wallace'ın fikir ayrılıklarını açıklayıp doğal seçilim ve cinsel seçilim arasındaki farkları detaylı bir şekilde tartışmış. "Yaradılış merdiveni" algısının saçmalığı ve Viktoryen dönemin ırkçılığına atıfta bulunup insan ırklarının dahi bu algıya göre hiyerarşik bir sıraya konduğunu ifade etmiş.

Kimura'nın yansızlık kuramına değinip, Lmarck'ın kuramını yıkacak argümanları sıralayan yazar, bilgi depo sitemleri ve DNA arasındaki benzerlikleri okuruna sunmuş. Shannon'un bit ve bayt larla ölçülen sistemini açıklayan ve detaylandırıp gen sayısının karmaşıklığı ifade etmediğini, genetik gerekirciliğin geride bırakılması gerektiğini ifade ediyor. "Mem" in ( ki kavramı kendsi ortaya atmıştır ) kültürün taklit etme ile iletilen kendini kopyalayıp çoğaltabilen unsuru olduğunu olduğunu açıklayıp doğal seçilimin düşük mutasyon oranına ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Feynmann, Weismann, Huxley, Blackmore, Watson&Crick atıflarından bulunan yazarın benzetme ve örneklendirmeleri açıklayıcı ve başarılı.

Zıplayan genleri, onkogenleri ( kansere neden olan proteinler) açıklayıp bunların bilgisayar virüsleri ile olan benzerliklerinden bahsediyor. Virüslerin sisteme kendilerini kopyalamadan önce dış imzalarının veya kopyalarının bulunup bulunmadığını kontrol ettiklerini belirtiyor, dilin evrilmesi gerektiğini çünkü yüksek tutarlılık ve ufak değişkenlik oranına sahip olduğunu ifade ediyor. Dini buyruk veya önerme ( adını siz koyun artık ) leri bir nevi zihin virüsüne benzeten yazar, Lewis Carroll alıntısı yapıyor ve yakın dostu Douglas Adams'ın "Elektirikli Rahip" ine göndermede bulunuyor. Zahavi'nin cinsel seçilimin handikapı kuramını okuruna açıklayıp homeopatlar ve medyumlara vahşice saldırıyor.

Bilimi bir "din" olarak yeniden yorumlamaya yeltenen templetoncu deistlere ateş püsküren yazar, kuantum feminiz, kuantum finansal yönetim gibi başına kuantum konulan her şeyin paraya çevrilebileceği günümüz piyasasıyla dalga geçiyor. Bertrand Russell'ın ünlü semavi çaydanlığı üzerinden kanıtlanamayan her verinin ciddi değer taşımaması gerektiğini vurgulayan Dawkins klonların ruhu olmadığını iddia eden fanatiklere soruyor: " Tek yumurta ikizlerinin ruhu yok mu peki? Fark ne? " İnsan aklının en büyük 2 hastalığını bir kan davasını nesiller boyunca sürdürmek ve insanları birey olarak değil yığın olarak yargılayıp etiketlemek olduğunu ifade ediyor. Homeopati sorgusu ve yergisine giren yazar "su moleküllerinin hatıralarına" işlenen izleri tam anlamamış! Duoglas Adams ve Hamilton'a ağıt,methiyelerini paylaşan yazar, Medawar ve Gould'un kitaplarının eleştirisini okurlarıyla paylaşmış. Kızına yazdığı mektupla ise metnini kapatmış.

Dolu dolu ve bazı yerlerde fazlasıyla samimi yorumları ile Dawkins, okuruna gene yüzüstü bırakmamış. keyifli okumalar dilerim. başka incelemelerde görüşmek üzere.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder