GELECEK, BURADA VE
ŞİMDİ
Nobel ödüllü yazar, kitabını halk dilinde yazacağını
belirterek metnini açmış. gelecek hakkındaki spekülasyonlarda bilim kurgu ve
bilimsel olgunun iç içe geçtiğini belirtip uzay yolculuğu hakkındaki bir
çocukluk anısıyla metnine giriş yapmış. Doğa yasalarına karşı gelinemeyeceğini
ifade ettikten sonra tüm bilim kurgu hayranlarının hayallerine limon sıkarak
" Işık hızından daha hızlı seyahat edebilmek hiçbir zaman için mümkün
olmayacaktır. Asla!" diyen yazar, fizikte ışın hızından daha büyük hızlar
olduğunu ancak bunları kullanmanın mümkün olmadığını da ekliyor. Heisenberg'in
Belirsizlik Kuramı'nı alıntılayıp Kim Stanley Robinson'un Mars Üçlemesine
atıfta bulunan yazar bilim kurguya dair bir motif olan
"dünyalaştırma" ( terraform ) olgusuna değiniyor.
18. ve 19. yüzyıllardaki bilgi birikimi ve teknoloji
artışının, ardı ardına ortaya çıkan ilerlemelerin önümüzdeki çağlara
uyarlanmasına katılmayan yazar, fiziğin henüz tamamlanmadığı görüşüne katılmış
ve nano teknolojinin çok fazla potansiyel taşıdığını belirterek hakkını vermiş.
CERN deneyini açıklayan ve atom yapısına, atom altı parçacıkların doğasına dair
ufak bir özet sunduktan sonra herhangi bir inşa veya icat durumunda sınırın
atom seviyesi olduğunu, atom altına geçilmesinin mümkün olmadığını belirtmiş.
Yaşayan Akıllı Evler,
sahipleri gelmeden klimayı açacak ve kahveyi ısıtacak
İntel'in Kurucularından Gordon Moore'un yasasını alıntılayan
yazar, bilginin depolanmasındaki artışın ev sahiplerine evlerini yaşayan bir
organizmaya çevirmek, angaryaların azaltılması ve haneye tecavüz gibi suçların
önlenmesi konusunda çok sayıda seçenek sunacağını öngörüyor. Çip imalatında
teorik limite henüz ulaşılmadığını ifade ettikten sonra Feynmann'ın 1959'daki konferansından alıntılar
yapıp nano teknolojinin yer işgal etmeyen, ağırlığı olmayan inanılmaz hıza
sahip sensör ve ölçüm aletlerine izin verdiğine bunlar sayesinde nano bot
doktorların insanları içeriden tedavi edebileceğine, invasif operasyonların
tarihe karışacağına dair öngörülerini paylaşıyor.
Görüntüleme gözlükleri gibi kağıt alternatifi ve görünürde
daha çevreci olan alternatiflere yönelmesini destekleyen yazar, kuantum
bilgisayarı gibi teorik bir olgunun mümkün olabileceğini savunmuş. Moore Yasası'nın
( işlemci gücünün 18 ayda bir 2 ye katlanacağı öngörüsü ) 60 yıl daha
yürürlükte kalacağını ve bilgideki artışa dair en önemli uygulamanın yapay
zekanın geliştirilmesi alanında ortaya çıkacağını ifade etmiş. Veri
tabanlarının uzmanlaşmış ve özerkleşmiş yapay zekalarla birleşmesi sonucu bir
gün internetin kendisinin bir yapay zeka haline geleceğini, memetik
sorgulamanın yapılabileceğini ve zeki kişisel bilgisayarların ortaya çıkacağı
gibi öngörülerde bulunan yazar, yaklaşan küresel iklim değişikliği konusundaki
önerilerine geçiş yapmış.
Genetiği
değiştirilmiş ve elektrik üreten bitkilerden oluşan enerji tarlaları
Kendi kendine yeten yüzer kentlerin ekolojik ve
sürdürülebilir şekilde dizayn edilebileceğini, yükselen deniz seviyesinde
bunların etkilenmeyeceğini de ekleyen yazar; uçan kentler gibi projelere dahi
açık kapı bırakmış. Rüzgar enerjisini hasat etmek için yapay hortumlar
yaratacak devasa bacalar inşa edilebileceğini belirttikten sonra nükleer
enerjinin güvenli hale getirilmesini ve alternatiflerini savunurken konunun
insan odağını atlamış. Güneş ışığının yardımıyla suyu filtreleyen genetiği
değiştirilmiş bitkiler üretilebileceğini, yılanbalıkları gibi doğal olarak
elektrik üreten canlıların genlerinin uygun bitkilere aktarılmasıyla enerji
tarlaları oluşturulabileceğini öne sürmüş. Karbon salınımını azaltmakla ilgili
öneriler getirip Kelebek Etkisi atfında bulunmuş.
Yıldızlar arası yolculuk ve itiş sistemlerini irdeledikten
sonra ışık hızının onda birine ulaşan hızlara çıkabileceğimizi belirtmiş. Robot
kolonicilerin insandan önce gönderilip keşif ve inşa yapacağını ifade edip
sıklıkla kullanılan bir bilim kurgu motifi olan "solucan deliklerini"
ve kara delikleri irdelemiş. Karşı maddeden yakıt veya gemi malzemesi gibi seçeneklerin imkansızlığını açıkladıktan
sonra yeni dünyalara yerleşecek olan kolonicilerin önce yeraltı şehirlerinde
yaşayacağını daha sonra yüzeye çıkacağını ifade etmiş. Gerard K. O'Neill'ın
silindir dünya kuramını, yapay gezegen seçeneklerini irdeledikten sonra bu tarz
bir yapı için en uygun madenlerin asteroitlerde bulunacağını söyleyen yazar,
uzay hevesinin söneceğini öncelikle Ay'da kalıcı bir koloninin denenmesi
gerektiğini savunmuş. Turizm ve eğlence açısından uzayla ilgili seçenekleri
okuruyla paylaşıp Neumann'ın kendi kendine çoğalan robotları gibi seçeneklerin
son derece riskli olduğu konusunda uyarıda bulunmuş.
Ev konforunda uzay
yolculuğu mümkün mü?
Richard Dawkins'in kitabı Gen Bencildir'e atıfta bulunarak
belirli bir gende saklanan bilgi ne kadar değerliyse başarıyla çoğaltılan bu
genlerin sayısının da o kadar artacağını, robotların da çoğalırken benzer
biçimde genetik bilgilerini aktarmalarını sağlamış olsaydık evrim sürecinin
yasalarına uyacaklarını ve insan gibi davranmaya başlayacaklarını söyleyen
Hooft, Satürn'ün halkaları arasında kurulabilecek bir robot kolonisini tıpkı Ay
oteli gibi detaylı bir şekilde kurgulamış. Sanal gerçeklik sayesinde yıldızlar
arası uzayda yolculuk yapılabileceğini, ön keşif gücü olarak yollanan robotların
sayesinde evlerinden ayrılmadan insanların astronot olabileceğini öngörüp son
derece tartışmalı bir konuya giriş yapmış: GDO.
Gen teknolojilerinin daha yolun başında olduğunu, çok fazla
potansiyel içerdiğini ifade edip, modern hayvancılık tekniklerinin barbarca
olduğunu söylerken vejetaryen görüşlere destek çıkmış. Beyinleri olmadığı için
hissetmeyen ve dolayısıyla acı çekmeyen et dilimlerini biyo teknoloji sayesinde
yaratılabileceğini, istenilen tatların genlere kadar kodlanabileceğini
söylerken GDO'lara açıkça onay vermiş. Fizikçi olduğu için sosyoloji ve
biyolojiye dair konulara çok fazla girmediği belli olan yazar metninde sadece
ilerlemeyi başrole alırken insanı ve toplumu figüran konumuna itmekte sakınca
görmemiş... Farklı kütle çekimlerinde yaşayacak olan kolonicilerin genlerine
müdahale edilerek koşullara daha hızlı yum sağlamalarının mümkün olduğunu
savunan Hooft, bir gün belki de DNA'nın kendisinin bir bilgisayar bellek alanı
haline gelebileceğini öne sürerken Lamarck'ın modası geçmiş fikrine göz kırptığı
anlaşılıyor.
Çekme gücü akıl almaz seviyelerde olan " nano
tüplerin" şu anda teori de olsa Arthur C. Clarke'ın uzay asansörü fikrinin
inşasında kullanılabileceğini belirtip "Panspermia" kuramını
irdeleyen yazar çok da olası olmadığı söyleyip çok uzun vadeli bir projeden
bahsetmiş: Aynı zamanda kitabın yabancı baskısının da adı olan
"gezegenlerle oynamak". Asteroitlerin ve oynatılabilir küçük gök
cisimleri kullanarak yörüngelerin değiştirilip değiştirilemeyeceğini tartışan
yazar kitabının son bölümüne "idiokrasi" adını vermeyi uygun görmüş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder