22 Mart 2014 Cumartesi

Onuncu Gezegen, Edmund Cooper


İdris Hamilton, ölen Dünya gezegeninden Mars'a çok önemli bir kargo taşımakla yükümlü olan geminin kaptanıdır. Süper zeki çocuklardan oluşan kargosuna sabotaj girişiminden şüphelenen İdris mürettebatını tüm gemiyi aramakla görevlendirir, zamanında bulamadıkları için patlayan bomba tüm mürettebatı ve İdris'i öldürür. Ölümünden 5 bin yıl sonra gözlerini açan İdris Güneş sisteminin 10. gezegeni Minerva'dadır. Buzdan bir kafese mahkum olmaktansa tüm toplumu sarsacak davranışlarda bulunacak ve Dünya'yı son bir kez görmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır...

Freudyen imaları okurun yüzüne sıvarcasına kullanan yazar, Ölen dünyadan kaçan kaptanın ağzından çevre katliamı ve kontrolsüz büyüyen sanayileşme eğilimi yermiş. Kadın karakterlerini ucuz erotik öğeler olmak dışında kullanmayı beceremeyip okurun ilgisini canlı tutmak için şeffaf giysilere yönelmiş. Teknoloji karşıtlığı açıkça anlaşılan kurguda insan ilişkileri devasa mantık hataları içermekte, o derece ki ergen fantezisi yakıştırması bile yapılabilir. Solüsyon içinde yüzen ve konuşan bir beyni cinsel açıdan çekici bulan kadın karakter gibi anlamsız, tutarsız ve şovenist ifadelerle ( Dünyalı bir erkekten dayak yeme onuru !!!  örülmüş cıvık diyaloglar kurguyu çoğu yerde duvara çarptırıyor.


Broca'nın beyni atfını fazlasıyla kelime anlamıyla alan yazar hiçbir dayanak kullanmadan bilinci ve akıl sağlığını irdeleme hatasına düşmüş. Cennet'ten kovuluşu uzay operası arkaplanında uyarlamaya çalışan yazar çok zayıf bir gerçeklik sorgusuyla kurgusuna çeşni katmaya çabalamış. Başkası üzerinden yaşama kavramını röntgencilikle bağdaştıran (???) kurgu içinde bilim ve ilerlemeye duyulan tiksinti son derece açık. Teknokrasi yergisini katı dini kurallarla teknolojik ilerlemesi neredeyse durmuş bir toplumda yapmaya çalışan yazar, Mesih kompleksli karakteriyle Minerva'nın kurucusu fanatik Talbot arasındaki ciddi benzeşmeler kurmasına rağmen bunlardan biri kurgunun kendi gidişatından diğeri ise kurgudaki hatalardan kaynaklanmakta. Vahşi fantezilerini çağa göre ilkel kalmış karakter üzerinden aktaran yazar tecavüzü dahi onatmaya çabalamış.


Talbot'u tanımlarken dahi ( Hitler ve Gandhi karşımı bir Rasputin ) saçmalama derecesinde gerçeklikten uzaklaşan Cooper, çok fazla sayıda kavramı başarısız bir şekilde birbirine kaynatmaya çalışmış. Spinoza'nın tanrısı'na inanan bir din militanı olan Talbot kurduğu toplum üzerinden gelenekçilik ve yenilikçilik tartışması yürütülmüş. Kefaret adına tüm bir toplumu buzdan bir cehenneme hapseden diktatör üzerinden özgürlük ve güvenlik takası sorgusuna girip  çok zayıf anarşist argümanlar yürütmüş. Konformizm uyarılarını Minerva toplumunun içe kapanıklığı ve uysallığı üzerinden sürdürse de yapmacık ve kuru olmaktan kaçınamıyor. Hans Andersen ve Scott Fitzgerald atfı yapan yazar, Diktatörlüğü ve hiyerarşiyi yermesine karşı karakterini devirmeye çalıştığı mesihin koltuğuna oturtmaktan çekinmemiş ve İsa yakıştırması dahi yapmış.

Baskan yayınları serisi tamamlamak dışında niyeti olan okurlar kesinlike uzak durmalı. Hem edebiyat hem bilim kurgu ekolü adına bir utanç kaynağı. Başka incelemelerde görüşmek üzere.

Not: Stanislaw Lem'in "Yıldızlardan Dönüş" adlı eseri aynı temayı bin kez daha iyi işleyen bir roman, kesinlikle tavsiye ediyorum.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder