" Tek bir açmaz vardı, o da Madde 22. Bu madde, insanın gerçek ve yakın tehlike karşısında kendi güvenliği için endişelenmesinin zihnin rasyonel bir süreci olduğunu belirtiyordu. Orr deliydi ve uçuştan men edilebilirdi. Tek yapması gereken Uçuştan men edilmesini talep etmekti; ve bunu yapar yapmaz, deli olmadığı anlaşılacaktı ve başka görevlerde uçması gerekecekti. Orr'un başka görevlerde uçması için deli olması gerekirdi, aklı başında olsa uçmazdı; ama aklı başındaysa uçmak zorundaydı. Uçarsa deli demekti ve uçmak zorunda değildi; ama uçmak istemiyorsa aklı başındaydı ve uçmak zorundaydı.
Madde 22'deki bu şartın mutlak basitliği Yossarian'ı derinden etkiledi. Saygıyla ıslık çaldı." ( Syf 72 )
"Ya da bunu yaparken kimin, neden öldürüleceğine."
"Evet, buna bile. Sorgulamaya hakkımız yok..."
"Sen delisin!"
"...Sorgulamaya hakkımız..."
"Gerçekten de neden ve nasıl öldürüleceğimin beni ilgilendirmediğini mi düşünüyorsun?" ( Syf 178 )
"Dünyada çok fazla mutsuzluk var, diye düşündü, bu trajik düşünce ile başını eğerek. Başkalarının mutsuzluğunu dindirmek için yapabileceği hiçbir şey yoktu, hele kendi mutsuzluğu için, hiç." ( Syf 290 )
"<Uğruna yaşamaya değer her şey,> dedi Nately, < uğruna ölmeye değerdir.>
<Ve uğruna ölmeye değer her şey," diye yanıt verdi kafir ihtiyar, < kesinlikle uğruna yaşamaya değerdir. Biliyor musun, öylesine saf ve naif bir genç adamsın ki senin için üzüleceğim neredeyse."...
...
...
<Çünkü dizlerinin üzerinde yaşamaktansa dimdik ayakta ölmek yeğdir,> diye terslendi Nately zafer ve inançla, çalımla. >herhalde bu deyimi daha önce duymışsundur.>
<Evet, kesin duymuşumdur,> dedi hain ihtiyar, yine gülümseyerek, > ama korkarım sen ters anlamışsın. Dizlerinin üzerinde ölmektense dimdik ayakta yaşamak yeğdir. O deyimin aslı böyledir.>" ( Syf 343-344 )
" Derinlere yerleşmiş ölüm korkun var. Ve bağnaz, zorba, züppe ve ikiyüzlü kişilerden hoşlanmıyorsun. Bilinçaltında, nefret ettiğin çok kişi var.
"Bilinçüstünde, efendim, bilinçüstünde," diye düzeltti Yossarian, yardımcı olma çabasıyla." Onlardan Bilinçli olarak nefret ediyorum." ( Syf 421 )
" Nasıl ee? " Doktor Daneeka'nın kavrayışsızlığı yossarian'ın kafasını karıştırmıştı. " Bunu ne anlama geldiğini anlamıyor musun? Artık beni uçuştan men edebilir, eve gönderebilirsin. Deli bir adamı ölüme gönderemezler değil mi?"
"Başka kim ölüme gider ki?" ( Syf 423 )
"Papaz günah işlemişti ve iyi olduğunu görmüştü. Sağduyu ona yalan söylemenin ve görevinden kaçınmanın günah olduğunu söylüyordu. Diğer yandan, günahın kötü olduğunu ve kötülükten iyilik gelmeyeceğini herkes biliyordu. Ama papaz kendini iyi hissediyordu; kesinlikle harika hissediyordu. Sonuç olarak, mantıksal olarak, yalan söylemek ve görevden kaçınmak günah olamazdı. Papaz, ilahi bir içe doğuş anında, son derece kullanışlı olan koruyucu mantıksallaştırma tekniğini keşfetmişti. Bu bir mucizeydi. Görmüştü ki, ahlaksızlığı erdeme, iftirayı gerçeğe, iktidarsızlığı cinsellikten kaçınmaya, kibir tevazuya, yağmayı hayırseverliğe, hırsızlığı onura, küfürü bilgeliğe, zulmü vatanseverliğe, sadizmi adalete dönüştürmek hiç zor değildi. Bunu herkes yapabilirdi; insanın kafasının çalışması bile gerekmiyordu. Tek gereken, karaktersiz olmaktı." ( Syf 499-500 )
"Her kurban bir suçlu, her suçlu bir kurbandı, ve birilerinin bir ara ayağa kalkması, hepsinin hayatını tehlikeye atan, kendilerinde öncekilerden miras aldıkları bu pis zinciri kırması gerekiyordu." ( Syf 555 )
"Ne iğrenç bir dünya! O gece zengin ülkelerde yaşamalarına rağmen kaç kişinin yoksunluk içinde olduğunu, kaç evin barakalardan ibaret olduğunu, kaç kocanın sarhoş olup karılarını dövdüğünü, kaç çocuğun zulüm gördüğünü, suistimal edildiğini terk edildiğini merak etti. Kaç aile yiyeceğe para yetiştiremeyip aç kalmıştı? Kaç kalp kırılmıştı? O gece kaç kişi intihar edecek kaç kişi delirecekti? Kaç hamamböceği, kaç evsahibi muzaffer olacaktı? Kazananların kaçı aslında kaybetmişti, başarılı sanılanların kaçı başarısız, kaç zengin aslında fakirdi? Akıllı geçinen kaç kişi aptaldı? Kaç mutlu son aslında mutsuzdu? Kaç dürüst adam yalan söylemiş, kaç cesur adam korkuya kapılmış, kaç sadık adam ihanet etmiş, kaç aziz yolsuzluk yapmış, itimat gerektiren konumlara sahip kaç kişi para için ruhunu alçaklara satmıştı, kaç kişinin ruhu bile yoktu? Kaç dosdoğru yol aslında çarpıktı? En iyi ailelerin kaçı aslında en kötü aileydive kaç iyi insan kötüydü? Hepsini toplayıp, sonra çıkarırsan, geriye sadece çocuklar ve belki Alber Einstein ve bir köşede yaşayan yaşı bir kemancı ya da heykeltraş kalırdı." ( Syf 564-565 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder