Yazar metnine, sevginin bir sanat gibi bilgi ve çaba gerektiren bir edim olduğu savunusuyla girmiş, insanın sevilmek adına girdiği çabaları açılımlamış. Ün, para ve güç için her şeyi yapabilecekken sevmeyi öğrenmek adına hiçbir şey yapmadığımızı belirtmiş. Yalnızlığın yarattığı huzursuzluktan bahsedip İncil'den örnek olarak Cennet'ten kovuluş mitosunu vermiş. Alışveriş mantığı ve tüketim açlığı üzerine dönen bir kültürde insan ilişkilerinin mal mülk ve ticari açıdan geçerli olan yöntemlerle yönetildiğine şaşırmamak gerektiğini belirtmiş. Rank'a atıfta bulunup bir arada olmanın getirdiği güvenlik hissinin bireyin yaşı ilerledikçe azaldığına dikkat çekmiş. Kitleye teslim olmaktan bahsederken Le Bon'a gönderme yapan yazar, yalnızlığın bastırılması için alkol uyuşturucu ve seks kullanıldığını, dışlanma korkusunun kişiyi uyumcu veya toplumdışı yaptığını ifade etmiş. Bir olmak ve aynı olmak arasındaki farka değinip bireyselliği tatmak için sanat ve zanaatın önemine değinmiş.
Mazoşizmi ve sadizmi açılımlayan, etkinlik ve edilgenlikten bahseden yazar, Freud'un ataerkil önermelerini eleştirmiş.Viktoryen şovenizmden tam kopamadığı sezilse de yazar androjeni kuramına ve empatiye değinmiş. Sevginin paylaşımla doğduğunu ve geliştiğini belirten Fromm bu durumun güçlü bir duyguya kapılmanın ötesinde bir seçim, bir karar, söz verme ve yargı olduğunu söylemiş. Haklı olarak annenin çocuğuna duyduğu sevgiyi yüceltip anaerkil toplumdan ataerkile geçişi irdelemiş. Narsisizm, bencillik, çıkarcılık ve özgeciliği açtıktan sonra, Tanrı sevgisi kavramına girmiş ve tasavvufa geniş yer vermiş. Daha çok Doğu felsefesinin önermeleri üzerinden duran yazar, düalist ve tersinir çıkarımları ve diyalektiği metninde sıkça kullanmış. Metninde Totem ve Tabu öykünmeleri sezilen Fromm, Freud'un klasik psikanalizinden tam kopamadığını hissetiriyor. Lao Tse, Herakleitos, Aristoteles alıntılarına yer vermiş. Huxley'nin Cesur Yeni Dünya'sından alıntılar kullanarak kapitalist toplum eleştirisine giren yazar, özellikle yabancılaşma ve izolasyon üzerinde durmuş.
Çeşitli nevrotik edimleri ve yalancı sevgi türlerini örneklerle açıkladıktan sonra Oedipal kompleks'e dayalı görüşlerini sunmuş. Yaptığımız her şeyin zaman kazanmak adına olduğunu ancak kazanılan zamanla ne yapacağımızı bilemediğimizi, bu yüzden sadece zaman öldürmeyi tercih ettiğimizi ifade edip, modern toplumun doyumsuzluğunu oral fiksasyonla açıklamış. Seçici duyarlılık ve benmerkezci algıyı açıklayıp eleştirmiş. Son bölümde tüm görüşlerini toparlayıp özet halinde günlük yaşama uyarlamış. Marx etkilenmesi hala seçilse de metni boğacak yoğunluğa ulaşmamış. Başka incelemelerde görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder