8 Kasım 2012 Perşembe

Gattaca

Gattaca Poster

Vincent bir dejeneredir. Gen mühendisliğiyle mükemmelleştirilmemiş, normal doğum ve şansla dünyaya gelmiştir. Kendi ailesi de dahil herkes tarafından reddedilen Vincent'in tek hayali Titan'a gidebilmektir. Ancak sadece Elitler, mükemmel insanlar derin uzay görevlerine seçilmektedir. Çok iyi bir sefer subayı olmasına rağmen dejenere olduğu her yerde yüzüne vurulur. Ancak Vincent, pes etmeyi bilmemektedir. Kimliğini satılığa çıkaran bir elitle tanışır ve "başkası" olur. Artık Gattaca'nın elitleri arasındadır. Titan bir kol boyu mesafededir onun için. Ancak kurum içinde işlenen bir cinayet tüm planlarını altüst edecektir... Vincent, yıldızlara, hayallerine ulaşıp dokunabilecek midir?



Filmin alt metni ırkçılık ve ayrımcılığa açık saldırılarla dolu. Sosyal kontrol artık basit tarayıcılar tarafından yapılıyor. Huxley'nin "Cesur Yeni Dünyası"'na saygı duruşu gibi olan kurgu, ayrımcılığın teknolojiyle desteklendiği bir dünyaya götürüyor bizi. Artık mahremiyet yok, kimliğe gerek yok. Bir kan damlası, bir kirpik veya tüy ve hakkınızdaki her şeyi bilebiliriz: Potansiyeliniz, yaşayacağınız hayatın kalitesi, kaç yıl yaşayacağınız.... Her şeyi. Eğitime karşı Doğa, tartışmasında sosyal kalıplar yer değiştirmiş bu dünyada...



Sosyal kastın basamakları arasındaki uçurumda buradaki eleştirilerden çıkarılabilir. Sizin en iyi şekilde hayata hazırlanmanızı isteyen aile, genlerinizi seçerek ve potansiyel riskleri eleyerek ısmarlama bir çocuk dünyaya getiriyor. Finanssal açıdan güçlü ailelerin çocuklarının prestiji, referans ve eğitimi gibi seçilen genler de sizi çok uzaklara taşıyabilir. Vincent onu reddeden ve tatmin etmeyen Dünya'yı geride bırakıp kelimenin tam anlamıyla başka dünyalar arıyor. Bunu başarmak için her günü bir profesyonel seri katil gibi yaşamak zorunda. Hergün tırnak deri ve saç örneklerini yok etmeli ve kimliğini paylaştığı adamın Dna'sını sağa sola saçmak mecburiyetinde. Yıldızlara ulaşmak için katlanmayacağı hiçbir şey yok.



2 yarım insanın aynı kimlik için rekabetiyle başlayan ilişkisi, onları kendi kan ve Dna'sını taşıyan ailelerden daha yakın hale getiriyor. Vincent, dizayn edilmediği, mükemmel olmadığı için yarım kalmış aşağılık kompleksiyle yüklü bir karakterken; Jerome mükemmelliği taşıyamıyor, kendi egosu altında eziliyor. Birbirine zıt bu iki karakter, birbirlerini tamamlıyor ve beraber büyüyorlar.

 

Film boyunca sıkça kullanılan sepya tonlar, durağan,donuk ve steril bir dünya kurgulanmasını desteklemiş ve 50'lerin havasındaki giyim tarzı, araçlar nostaljik bir atmosfer yaratmış. Film boyunca işlenen kimlik sorgularıyla doygun kurgu, ciddi eleştirilerle dolu. Aşkın sosyal istenirlikle mi ilgili olduğunu yalın bir şekilde soran film cevabı saklamıyor: Koca bir Hayır! Ayrıca şaşırtıcı kurgu oyunlarına başvuran film, böylece durağan havasına rağmen sıkmıyor. Kardeş rekabetiyle incinen karakterin gene kardeş rekabetiyle düzelmesi hoş bir detay...




Her şeye genler karar verebilir mi? Daha fazlası var mı? Bizi, biz yapan şey sadece bir sarmal mı? Kesin cevaplar vermese de film ince eleştirilerle izlenmeye değer olduğunu kanıtlıyor. Oyunculuklar son derece kaliteli ve senaryonun yükü altında önemli karakterlerin ( Jude Law, Uma Thurman, Ethan Hawke ) hiçbiri ezilmemiş. Durağan havasına rağmen son derece kaliteli ve çok boyutlu bir bilim kurgu... Size keyifli seyirler dilerim. Başka incelemelerde görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder