6 Kasım 2012 Salı

Rama Bahçesi, Arthur C. Clarke, Gentry Lee




Rama Dörtlemesinin 3. kitabından bahsetmek istiyorum. Öncelikle Clarke'ın bir dörtleme planlamadığını sadece ilk kitabı yazıp bırakmak istediğini ancak arkadaşı Gentry Lee'nin baskı ve fikirlerinden etkilenip beraber dörtleme kaleme aldıklarını belirteyim. Gentry Lee'nin karakter arkaplan ve ana karakter kurgusundan sorumlu olduğunu, Clarke'in mühendislik ve toplumsal görüşlerle kitabı beslediğini ekleyeyim.

Rama 2'de mahsur kalan 3 insan bilinmeyen bir rotada ve hiç kontrol sahibi olmadıkları bir çevrede hayatta kalmak zorundalar.Zamanla bu idraklarını aşan uzay aracı onların yuvası olacak ve küçük ailelerine yapılacak eklemelerle hayatları hem şenlenecek hem de zorlaşacaktır. Hiçbirinin bilmediği şey ise Rama 2, ufak bir rötardan sonra Dünya'ya geri dönmektedir. İnsanlığın yabancı zekalarla 3. karşılaşmasında neler olacaktır?

Roman, merak öğesini o kadar güçlü kullanmış ki sıkılma veya kopmaya vakit bırakmıyor. Kurgu çok güçlü, özellikle karakter boyutlandırması çok güzel olmuş. Clarke hayranları yakından bilirler ki karakterler kurudur genelde: Çünkü Asimov'un romanlarında da olduğu gibi başrolde hikayenin kendisi vardır. Ancak Gentry Lee'nin katkısı burada açıkça görülmekte. Karakterler çok boyutlu bazı etnik arkaplanlarda sorun yaşanmasına karşın tüm karakterler son derece canlılar. Lee'nin tek kısa kaldığı yer isim seçimlerinde ırklara dair önkalıplara fazla takılması ( Japon = Kenji örnek olarak) olmuş.

Kurgu tam bir gönderme yuvası. Aynı zamanda tabulara açıkça saldırıları da cesur bir motif. Ensest korkusu, ihtiras, aldatma, suçluluk, izolasyon, geçmişle hesaplaşmalar gibi motifler karakterleri doygun hale getirmiş. Yazarlar bu kitapla Cennet'i yıkmışlar: Mitik cennet, yaşam içermesine rağmen ilerleme ve teknolojiden yoksunken bu Yeni Cennet ise Yaşam barındırmasa da bir teknoloji ve mühendislik harikası. Ve yolcuları izolasyon sorunu yüzünden - tüm ırklarından kopmaları neticesiyle- birer Modern Adem ve Havva olarak yer alıyorlar kitabın başlarında. Irkçılığa açık ve umarsız saldırılarla dolu fikir harmanları, bence ( eleştirmenlerin etnik karikatürler olarak aktarıldığını düşündükleri ) yan karakterlere duyulan samimiyeti içermekte. Özellikle Clarke'ın Güneydoğu Asya'da geçirdiği yıllar, o kültürden gelen karakterlerin daha çarpıcı aktarılmasını sağlamış. Clarke kültürün öğelerine hakimiyetine akıcı Thai ve Japonca diyaloglarında sergilemekten hiç çekinmemiş. Toplumsal eleştirileri son derece açık ve anlaşılır verdiklerinden ima aramaya gerek yok: İnsan yalan,hırs ve şeytanlarını kendiyle beraber yıldızlara da taşımış.

Aktarmak istediğim son bir eleştiri daha var. Zamanın eleştirmenleri; tutku, sevgi, aşk ve seks öğelerinin ne aradığını sormuşlar bilim kurgu içerisinde... İnsanı insan yapan öğeler onların varolduğu her yerde olacaktır diye düşünüyorum. Farklı bir gezegen ve makineden tanrıların uzay araçları içerisinde olsalar bile... Kurgu içerisinde rahatsızlık verecek yoğunlukta erotik öğe kullanıma denk gelmediğimi ve aksine kullanıldığı yerlerin hikayeyi zenginleştirdiğini belirtirim. Özellikle modern bilim insanlarının bile arkaik sahiplenme ve kıskançlık davranışları göstermesi alt metni destekleyen bir motif kitap içerisinde.

Modern Çağın bilim kurgu klasikleri arasında yer alan Rama Dörtlemesini, hem içerdiği güzel eleştiriler, hem akıcı yapısı ve merakla doygun dokusu yüzünden tüm bilim kurgu hayranlarına rahatlıkla öneriyorum. Aynı zamanda farklı bir şeyler okumak isteyen herkesi çekecek bir kitap olduğunu belirterek bitiriyorum. Başka incelemelerde görüşmek üzere, keyifli okumalar dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder